Gibi
yazmak, yar duyacak gibi
yer duyacak gibi
yangını söndürecek gibi
tomurcuğun dünyaya seslenişi gibi
kollarını annesine açması gibi bebeğin
yazmak aşkla başlamak gibi güne
yüreğinin en sarp en tenha yerlerine eğilip
sevdiğine renk renk çiçekler toplamak gibi yazmak
bir rüyaya çivileme dalmak gibi
bir gerçeği uyandırır gibi
yüz yıl sonralarına uyanmak gibi
uzaklara soyunmak gibi, çırılçıplak
yalınayak çekip gitmek gibi bir yerlere
yazmak, yol sormak gibi kırlangıca
yaralı karıncaya su içirmek gibi
bir ağaca yurdumsun demek gibi
arka çıkmak gibi kuşlara böceklere
kaybolmak gibi / kendini arar gibi
sonra da bir kuyuda bulup çıkarmak gibi
tek başına
yazmak bir yarayı okur gibi
güneşten bir halı dokur gibi
sevinçli bir şarkı yapar gibi acılardan
yaşamak böyle güzelken, bu eziyet ne
bu zulüm neden demek gibi
çölü yeşertecek kuyunun yerini bilmek gibi
daha ne diyeyim sana çocuğum, yanmak gibi
yani yazmak
gibi
Hayrettin Geçkin