Felsefe,  Kitaplar

Friendrich Nietzsche’nin ‘Özdeyişler ve Oklar’ını Yorumlarımlarımla Harmanladım.

1Aylaklık her psikolojinin başıdır. Nasıl? Yoksa psikoloji bir — günah mıydı?’

2 İçimizdeki en cesur bile nadiren cesaret eder, asıl bildiğine…

3 Yalnız yaşamak için bir hayvan ya da bir tanrı olunmalı diyor Aristoteles. Üçüncü durum eksik: ikisi birden olunmalı  filozof…

4 “Basittir her hakikat” Bir yalan değil mi bu iki kat?

5 Birçok şeyi asla ve asla bilmek istemiyorum. Bilgelik bilgiye de sınırlar çizer.

6 Kişi kendi yabanıl doğası içinde dinler kafasını en iyi, kendi doğadışılığından, tinselliğinden…

7 Nasıl? İnsan kapılmamalı! Onları sonradan ortada bırakmamalı!  Vicdan azabı, yakışıksızdır!

8 Yaşamın Savaş Okulu’ndan — Beni öldürmeyen, beni güçlü kılar.

9 Kendine yardım et: Sonra da herkes yardım eder sana. Komşunu sevme ilkesi.

10 Kişi eylemlerinin karşısında korkaklığa kapılmamalı! Onları sonradan ortada bırakmamalı! — Vicdan azabı, yakışıksızdır!

11 Bir Eşek Trajik Olabilir mi?  Ne taşıyabildiği, ne de sırtından atabildiği bir yük altında telef olduğu için?… Filozofların durumu.

12 Kişi yaşama ilişkin kendi nedenine sahipse, hemen hemen her nasılla uyum gösterebilir. — İnsan mutlu olmaya çalışmaz; yalnızca bir İngiliz yapar bunu.

13 Erkek kadını yarattı — peki nereden? Bir kaburga kemiğinden tanrısının; — “ideal”inin…

14 Ne? Arıyor musun? On katına, yüz katına mı çıkmak istiyorsun? Yandaşlar mı arıyorsun? Sıfırları ara!

15 Ölümlerinden sonraki insanlar  örneğin ben daha kötü anlaşılacaklardır, çağdaşlarından, ama daha iyi işitileceklerdir. Daha katısı: Hiç anlaşılmayacağız  işte buradan kaynaklanıyor otoritemiz.

16 Kadınların Arasında. — “Hakikat? Ah, tanımıyorsunuz siz hakikati! Bir suikast değil midir o, tüm utanmalarımıza?”

17 Benim sevdiğim türden bir sanatçı bu, mütevazıdır gereksinimlerinde: sAlında iki şey istiyor, ekmeğini ve sanatını  panem et Circen…

18 İstencini olayların içine katmasını bilmeyen, hiç olmazsa bir anlam katar işin içine: Yani orada zaten bir istencin olduğuna inanır (“inanma” ilkesi).

19 Nasıl? Erdemi seçtiniz ve göğsünüzü kabarttınız ve aynı zamanda sakıncası olmayanın yararlarına mı bakıyorsunuz, hasetle? — Ama erdemle vazgeçilir, “avantajlardan”… (bir antisemitin evinin kapısına.)

20 Yetkin kadının edebiyat yapışı, küçük bir günah işleyişi gibidir: Denemek için, eğreti, etrafına bakınarak, birisi fark ediyor mu diye ve birisi fark etsin diye…

21 Yalnızca, sahte erdemlere sahip olunamayacak durumlara girmek; Daha çok, ip üstündeki bir cambaz gibi, ya düşülecek ya da ayakta durulacak — ya da ucuz kurtulunacak…

22 “Kötü insanların şarkıları yoktur.” — Nasıl oluyor da, Rusların şarkıları oluyor?

23 “Alman tini”; on sekiz yıldır bir contradictio in adjecto.

24 Başlangıçları aramaktan, kanser olunur. Tarihçi geriye doğru bakar; sonunda geriye doğru da inanır.

25 Hoşnutluk, soğuk algınlığından korur. İyi giyinmesini bilen bir kadının üşüdüğü görülmüş müdür? — Yani, handiyse giyinmiş bir kadından söz ediyorum.

26 Tüm sistematikçilerden kuşku duyuyorum ve onları görünce yolumu değiştiriyorum. Sistem istemi, dürüstlük yokluğudur.

27 Kadının derin olduğu kabul edilir — neden? Çünkü asla inilemez onun temeline. Kadın, sığ bile değildir henüz.

28 Kadın, erkek erdemlerine sahipse, kaçıp gitmeli ondan; erkek erdemlerine sahip değilse, zaten kendisi kaçıp gider.

29 “Eskiden ne çok kemirecek şeyi vardı vicdanın kendi kendisini? [7] Nasıl da iyi dişleri vardı? — Ya bugün? Neyi eksik?

30 Düşüncesizlik etmenin bir defayla sınırlı kalması çok enderdir. Kişi ilk düşüncesizliğinde, her zaman çok fazla şey yapar. Tam da bu yüzden ikinci bir düşüncesizlik daha yapar — bu defa da çok az şey yapar…

31 Üzerine basılan solucan kıvrılır. Akıllıcadır bu. Yeniden üzerine basılma olasılığını azaltmış olur böylelikle. Ahlakın diliyle: Alçakgönüllülük.

32 Yalana ve aldatmaya yönelik, aşırı duyarlı bir namus anlayışından kaynaklanan bir nefret vardır; yalan tanrısal bir buyrukla yasaklandığı sürece, korkaklıktan kaynaklanan benzer bir nefret de vardır yalana yönelik. Yalan söyleyemeyecek kadar korkak…

33 Ne kadar az şey gerekir mutluluğa! Bir gaydanın sesi. — Müziksiz yaşam bir hata olurdu. Almanların gözlerinde canlandırdıkları tanrı bile şarkı söylüyordur.

34 On ne peut penser et écrire qu’assis. (G. Flaubert). — İşte elimdesin, nihilist! Kıçının üstünde oturmak, kutsal ruha karşı işlenmiş bir günahtır özellikle. Yalnızca dolaşan düşüncelerin değeri vardır.

35 Biz psikologların, atlar gibi olduğumuz vakalar vardır, huysuzlaştığımız: Kendi gölgemizi görürüz önümüzde ve dizlerimizin bağı çözülür. Bir psikologun herhangi bir şeyi görebilmesi için, kendini görmezden gelmesi gerekir.

36 Biz ahlak-sızlar  erdeme zarar mı veriyoruz? — Anarşistlerin, hükümdarlara verdiğinden daha az. Hükümdarlar, ancak kendilerine ateş edilmesinden bu yana, yeniden sağlam oturuyorlar tahtlarında. Ahlak: ahlakı vurmalı.

37 Önden gidiyorsun öyle mi? — Çoban olduğun için mi? Yoksa istisna olduğun için mi? Bir üçüncü seçenek de kaçıp kurtulan olmaktır… Birinci vicdan sorusu.

38 Sahici misin? yoksa yalnızca bir oyuncu mu? Bir temsilci mi? yoksa temsil edilenin kendisi mi? — Yoksa nihayetinde taklit edilen bir oyuncu musun sadece… İkinci vicdan sorusu.

39 Hayal Kırıklığına Uğrayan Konuşuyor: Büyük insanlar aradım, her zaman, yalnızca onların idealinin maymunları oldu, bulduğum.

40 Seyreden biri misin? Yoksa omuz veren mi? — Yoksa, başını çevirip, yoluna giden mi?.. Üçüncü vicdan sorusu.

41 Birlikte yürümek mi istersin? Önden yürümek mi? Yoksa kendi başına yürümek mi?… Kişi bilmeli istediği şeyin ne olduğunu, ve onu istiyor olduğunu. Dördüncü vicdan sorusu.

42 Bunlar birer basamaktı benim için, onların üzerine çıktım — bunun için onların üstünden geçmem gerekti. Ama onların üstünde dinlenmek istediğimi düşündüler…

43 Ne önemi var ki benim haklı oluşumun! Çok fazla hakkım var benim — ve günümüzde en iyi gülen, en son gülen de oluyor.

44 Mutluluğumun formülü: bir evet.

Kaynak: Friendrich Wilhelm Nietzsche, Putların Alacakaranlığı.

Siz de fikrinizi söyleyin!