Siyaset,  Toplum

Fenerbahçe stadının adının ATATÜRK stadı olması, Mustafa Kemal’e ATATÜRK soyadı verilmesi, Kurtuluş savaşınına kadın kahramanları, Küresel iklim krizi ve aşırı hava olayları, küresel su krizi ve gıda krizi ve göçler, Ülkemizdeki durum ve çözüm önerileri…

Küresel iklim krizi ve küresel suya erişim krizi,

Hızla dünyamızı etkileyen gıdaya ulaşım krizi ve insanların dayanamayacağı sıcaklıklar sonucu daha yaşanabilir iklimlere doğru önlenemeyen göçlerin sonucu yorumlamaya çalışacağım bu konuda çözüm önerilerimi paylaşacağım.

Küresel iklim krizi ve sonuçlarına başlamadan önce iki konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum:

A) Fenerbahçe kulübü stadının adını ATATÜRK stadı olmasını önerdi ancak bazı yasal sorunların olduğunu açıklandı. Umarım bunları aşabilirler ve sıra diğer kulüplerimiz de Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında tüm kulüplerimizin statlarının ATATÜRK statlarına büyük önderimizin adının verilmesini umutla bekliyorum

B) Yıl 25 Kasım 1934 Gazi Mustafa Kemal’e ATATÜRK soyadı verilmesinin tarihidir. Ulu Cumhur reisimize ATATÜRK ismi verilmesi hakkında Malatya mebusu İsmet İnönü’nün önerisi ile 24 Kasım 1934 tarihinde kabul edilmiştir.

C) Basında çıkan bir haber, “Kurtuluş savaşına katılan kadın kahramanlar Gazi Mustafa Kemal 21 Mart 1923 de Konya’da “Dünyada hiç bir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, diyemez” dedi.

İşte Kurtuluş Savaşımızın kadın kahramanlarımız: Melek Reşit hanım, Erzurumlu Kara Fatma, Emir Ayşe çavuş, Nezahat Onbaşı, Gördesli Makbule Şerife Bacı, Selman İzbelli…

Bu kahraman kadınlarımızın her birinin öyküsü bir destan gibidir, karşılığında hiç bir şey beklemeden vatanları için savaştılar. Yüce Türk milletine soruyorum. Yabancılara para karşılığı vatandaşlık verenlere; Bu kahraman kadınlarımızdan utanın ve diyorum ki… Türk vatandaşı olmak için tek bir kural vardır. O da bu vatan için bedel ödeme cesareti olanlara aittir ve büyük önderimiz Mustafa Kemal in Çanakkale savaşında askerlerimize “Size ölmeyi emrediyorum” dediğinde gözünü kırpmadan düşmanın üstüne giden ve ölümü hiçe sayan kahraman askerlerimizdir gerçek vatandaşlarımız…

Küresel iklim krizi ve aşırı hava olayları, küresel su krizi ve gıda krizi ve göçler, Ülkemizdeki durum ve çözüm önerileri;

Öncelikle tüm dünyanın farklı bölgelerinden gelen ABD’de Tayfun Florida’da çok büyük hasar yarattı. Bilim insanları küresel düzeyde gerekli önlemler oluşmaz ise bundan sonraki tayfunun yaklaşık %5 daha etkili olacağını belirtiyorlar Nan Madol tayfunu ise Japonya’da çok büyük hasar yarattı. Filipinlerde ise 155 kişi hayatını kaybetti ve altı aylık afet durumu ilan edildi. Pakistan’da ise sel felaketinin bedeli çok ağır oldu.

Bu yıl içinde tanık olduğumuz bu felaketlerinin hepsini bilim insanları küresel iklim değişikliğinin bir sonucu olduğundan kaynaklandığını ifade ediyorlar Bu yıl Mısır’da yapılan (COP27) toplantısından (ki ülkemiz bu toplantıya çok duyarsız kaldı) alınan bir karar ise iklim krizi için gelişmekte olan ülkelerin yıllık iki trilyon dolara ihtiyaç olduğu kararı verildi. Ancak bu zengin kapitalist ülkelerin bu kaynağı ayıracaklarına inanmıyorum hatta küresel iklim felaketi kapılarına dayansa bile.

Şimdi İngiltere’de bir araştırma sonucundan ülkelerin yenilenebilir enerji üretimleri oranlarına bakalım. (Rüzgâr güneş gibi)
Almanya %12.74, İngiltere %11.95, İsveç % 10.96, İspanya %10.17, İtalya % 8.90, Brezilya % 7.35, Japonya %5.30 Türkiye % 5.35 ABD % 4.32…

Türkiye taşıdığı iklim koşullarına göre çok daha fazla yenilenebilir enerji üretme potansiyeli var ve bu konuda ülkemizde çok olumlu çabalara da tanık oluyoruz. Ancak şu uyarımı da paylaşmak isterim. İklim krizinin şakası yok, İktidar partisi ve muhalefet partilerinin hiç olmazsa bu konuda ortak bir dayanışma göstermesi gerekir, neden mi?

Şimdi ülkemizdeki gerçeklere göz atalım: (Basından alınan haberler) İzmir Büyükşehir Belediyesi; Tahtalı barajının su seviyesi düşmeye devam ediyor. Bu konuda DEÜ Deniz Bilimleri Öğretim Üyesi iklim bilimci Dr. Doğan Yaşar “Mevcut yağışların küresel kuraklık nedeni ile etkili olamadığını belirterek barajların toparlanması için 3-4 yıl geçmesi gerekir.” dedi. Ayrıca “Barajlardaki sular kapalı ortamlarda tarlalara getirilmeli. Su yönetimini ciddi olarak ele almalıyız. Kurak yerlerde kurak iklime uygun bitkiler yetiştirilmelidir.” diye ekledi…

İstanbul’daki barajlarımızın hepsi alarm veriyor. Tüm nehirlerimiz ve göllerimiz hızla kuruyor. İstanbul şehrindeki kiraların çok artması hayat pahalılığı gibi nedenlerle Anadolu’ya geriye dönüş başladı. Bu halkımıza Anadolu’da nerelere yerleşmesi konusunda desteklenmeli. Özellikle Anadolu’daki Belediye Başkanları (ki pek çoğu Muhalefet Partisinden) Anadolu’da üretimde yararlı olmalarını ve özellikle Anadolu’da önümüzdeki günlerde deprem tehlikesini de göz önüne alarak yerleşmelerine ulusal bir proje olarak bakılmalıdır.

Isı yalıtımına çok önem verelim. Ülkemizde zengin yer altı kaynaklarından biri de perlittir ve İzmir, Gaziemir’de perlit madeni değerlendirme bölgesi vardır. Bu malzeme soğuk havalara ve aşırı sıcak havalara karşı çok etkilidir. Ayrıca binalarımızın çatılarına yağan yağmur sularını değerlendirmek içinde yasalarımız vardır.

Bir güzel haber de ortaokullarımızda iklim krizi konusunda yeni yetişen genç kuşaklara tehlikenin farkında olmasını sağlayan çalışmalar. Şu anda dünyada her dakika iki milyon dolar savaş harcamalarına gidiyor. Tüm dünyamız iklim krizi ve ona bağlı nedenlerin getirdiği tehlikeyi gördüklerinde ABD, Çin, Rusya ve diğerleri barışacak ve tek hedef olarak mavi gezegenimizi kurtarmak için ortak olacaklar. Ne zaman mı? Fazla değil 5-6 yıl içinde bu düşüncelerimi tarihe not düşmesi için yazıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!