Deneme,  Ebeveyn,  Edebiyat,  Felsefe,  Psikoloji,  Sosyoloji,  Toplum

Diyemiyoruz!

Akıp giden derenin üzerine düşen yaprak gibiyiz, hayat bizi nereye sürüklerse oraya gidiyoruz.

Geçiyor yıllar, arkasından bizi de sürüklüyor.

En mutlu olduğumuz yıllar da şımarıklık yapıp; “Ben burada kalmak istiyorum.” diyemiyoruz, aynı şekilde hiç mutlu olmadığımız yıllar da (mesela 2020 yılı gibi 🙂 ) isyan edip, “Ben bu yıl da durmak istemiyorum, hemen 2021’e geçelim.” diyemiyoruz.

Yine doğuyoruz ilk 20 yıl -iyi bir ailede isek- ekmek elden su gölden geçinip gidiyoruz.

Sonra?

Sonra bir şeyler ters gidiyor, hayatta kalmak için çalışmak zorunda kalıyoruz.

İhtiyaçlar artıyor, ki genellikle hu ihtiyaçları biz belirlemiyoruz.

Artık geri kalan ömrümüzü, çalışarak, daha çok çalışarak geçirmek zorundayız.

Babamız holding sahibi değilse, yüklü mirasa sahip değilsek;

“Ben çalışmayacağım!” diyemiyoruz.

Şanssızsak anne-baba konusunda; değiştirme imkanına sahip değiliz. Ben bu anne-babadan memnun değilim “Değiştireceğim!” diyemiyoruz.

Kaybedilince sağlık, gelince yaşlılık; “Ben eski sağlığıma, gençliğime döneceğim!” diyemiyoruz.

Ve en acısı, ölünce sevdiklerimiz, hasretten kavrulup ta; “Geri gelecek!” diyemiyoruz.

Diyemediğimiz o kadar şey var ki!

Diyemediklerimiz, çaresizliğimizdendir.

Peki diyebileceklerimiz?

Hazır imkan, fırsat varken. Henüz çok gecikmemişken.

Henüz pek uzaklaklamamışken, diyebileceklerimizi desek, nasıl olur?

Bakın!

Hayat çok acımasız.

Çok sinsi.

Çok zeki.

Çok tecrübeli…

Her ne “diyebilecek” imkanınız varsa, ertelemeyin…

Unutmayın, bir gün diyemeceksiniz

2 Yorum

  • Rüya Gezgini Bahattin Avcu

    Geçen zaman değil, zamanın yüzünden insanmış. Kır kendini, özgür bırak sevgi sözlerini. En kötü sözün ‘kaktüs’ olsun. Nasılsa bir süre sonra çiçeğe durur. Yaşamın her yanı çiçeklenir. Saygıyla.