Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Toplum

Deyyus-u Ekber (İbşir Paşa)

Günümüzde İbşir Paşalar çok türedi! Hem de sayılamayacak kadar çok!… Ben de bu yazıyı yazarak İbşir Paşaları anmak istedim. Bir zamanlar, bir polisin eşini makam sahibi ister. O da sadakatle sunar; ne de olsa her zamanın İbşirleri, makam için karılarını esirgemez. Muktedir, polisin evine geldiği zamanlar; polis üniforması ile evinin dış kapısında nöbet tutarmış. Rütbesiz polis, sonra emniyet müdürü olmuş liyakatinden dolayı pek tabi. Elhamdürillah! Allak yardım eder Müslüman kuluna… Gelelim İbşir’e...

Takvimler milâdi 1648 yılını gösterirken koca İmparatorluk birçok sorunla boğuşuyordu. Tahtta da, Boncuklu Deli İbrahim lakaplı Sultan I.İbrahim vardı.

İmparatorluk toprak ve otoritesini kaybederken; Anadolu’da bir isyan bastırılamadan yenisi patlıyordu ve devletin altın çağında, içindekiler dillere destan olan hazine tam takırdı.

Vergiler toplanamadığı için valiler ve diğer devlet görevlileri üstü örtülü haraç toplamaya çıkarken, sarayda israf ve şatafat son hız devam ediyordu. O yılların modası samur kürkler ve halılar tüm saray eşrafının tutkusu haline gelmişti. Fakat mali durum hiç önemsenmiyordu. Saadette hal böyleyken bir olay Sivas’ta ortalığı karıştırdı.

Sivas’a gelen bir saray memuru Vali Varvar Ali Paşa’dan 30.000 kuruş “harçlık” istedi. O dönemlerde valilerin padişahlara harçlık verme yükümlülükleri vardı. Ancak Vali gayet net bir yanıt verdi.

“Sivas’ın tek kuruşu yok! Bu parayı nereden vereyim. Yol keserek halkın malını mı soyayım?”.

Deli İbrahim, şişman kadınlardan hoşlanıyormuş. Ona İbşir Paşa’nın eşinin güzel ve şişman olduğunu söylemişler. Bu cevabın ardından memur Sivas’ı terk etse de daha sonra başka bir memur çok farklı bir istekle gelir. Anadolu’daki İbşir Paşa’nın karısının güzelliğinin ünü hükümdara kadar gitmişti. Sultan İbrahim “İbşir Paşa’nın avradı tez bana gönderile” diye ferman çıkarmıştı. Ancak Varvar Ali Paşa “Bre ben Pezevenk miyim? Bir Müslüman ademin nikahlı avradını elinden alıp, Padişah bile olsa bir başka herife nasıl veririm” der ve sonrada memurları sert bir şekilde kovup adamlarını alarak isyan eder.  Böyle bir rest sarayda olay yaratır.

Sultan İbrahim Varvar Ali Paşa’nın isyanını bastırmak için bir kumandanını görevlendirir. Eşine göz koyduğu İbşir Paşa’yı!. İbşir Paşa kendisinin eşini vermek istemeyen Varvar Ali Paşa’nın kellesini almak üzere Sivas’a hareket eder. İbşir Paşa isyankâr Ali Paşa’yı Tokat dolaylarında kıstırıp yakaladığı Varvar Ali Paşa’yı tam cellâda teslim edecekken ahalinin içinde Ali Paşa’nın şu sözleri yankılandı.

‘‘Ulan, ben senin avradının ırzını korumak için isyan etmiştim. Senin gibi herifi benim üzerime musallat etmelerinin sebebi budur, bilmiyor musun? Beni Allah’ın emrine karşı çıkmayıp da namusunu koruduğum için mi katledeceksin pezevenk?!’’

Padişah’ın fermanını kendi onur ve gururundan üstün gören İbşir Paşa, bu söze karşı bozulsa da Varvar Ali Paşa’nın canını oracıkta alır. Bu olayın ardından İbşir Paşa sadakatindan dolayı sadrazamlık makamını alır. Halk arasında lakabı Deyyus-u Ekber kalır. “En büyük pezevenk”.

Zamanımızda İbşir Paşalar türedi!

Hem de sayılamayacak kadar çok!…

Bir zamanlar da bir polisin eşini makam sahibi ister. O da sadakatle sunar.

Muktedir polisin evine geldiği zamanlar, polis üniforması ile evinin dış kapısında nöbet tutarmış.

Rütbesiz polis sonra emniyet müdürü olmuş liyakatinden dolayı.

Elhamdürillah! Allak yardım eder Müslüman kuluna…

Not: Murat Bardakçı’nın yazısı kaynak.

Siz de fikrinizi söyleyin!