Bir Gizli Aşka Tutsaklıkta
Adeta, o eski canım Yeşilçam filmlerine taş çıkartan
Bir gizli aşk öyküsünün yaşanmışlığın da…
Kendince naçarlıkla,
İçine hapsetmişliğiyle duygularını,
Adam hayata,
Hayat, adama aşıktı…
Düpedüz tepeden tırnağa!…
İşsiz, güçsüz değildi
Üstelik avare ve aylak da sayılmazdı hani ya,
Şunun şurasında
Adam,
Bir başınalıklarda,
Bu gösterişsiz odaya sığdırdığı,
Kocaman ve rengarenk bir dünyada,
Yüreğinden taşıp,
Diline, dudaklarına ,kaleme-kağıda düşen;
Duygu duygu sözcüklerin, şaha kalkmışlığında,
Sürülüp savrularak,
Dizelerin, büyüsüne kapılarak
Yüreğinde çoğalan duyguların peşi sıra,
Yelken açarak aşkın, düşlerin ummanına
Gecenin atlasına düşen ayı, yıldızı
Seyre dalardı…
Olmasa da Heybeli’de
Tıkılıp kaldığı şu Nohut odasında,
Çok sevmişliğiyle,
”Nohut oda,bakla sofa” deyişini;
Elinden hiç düşmeyen kağıt-kalem,
Dilinden eksik olmayan dizelerin albenisinde,
Penceresi Cam cama komşuluğunda,
Hayat, açık pencereden
Efil efil esen yelle…
Salım salım sallanan perdeye düşen,
Adamın silüetini seyrederdi…
Dalıp giderlerdi, her ikisi de…
Zaman salıncağında, düşler alemine
Tül perde uçuştukça, adamı efkar…
Gölgeyle yetinmenin açmazında
Hayatı, afakanlar basardı…
Al al yanaklarını, körpe bedenini ateşler sarardı…
Bir garip alevlilikde,
İhtiras ihtiras, hezeyan hezeyan…
Olmadı, isyan isyan taşarak;
Buram buram tüterdi hayat, böylesi anlarda…
Kah, soyunur dökünürdü ulu orta öylece oracıkta;
Aldırmadan, konu komşuya
Ve, hatta adama
Kah, soğuk suyun altına atardı bedenini…
Bakardı, eğer bu da kesmezse onu;
Vururdu sigarayla, biraya garibim kendini
Ve ardından koyulurdu oynamaya…
Çalkaladıkça, coşmaya
Coştukça, göbecikler atıp, gerdan kırıp;
Kalçalarını, işveli işveli kıvırmaya…
Hem endamını, zarafetini, hünerini döktürmeye
Hem de kurtlarını dökmeye..
Hayatın içinde bir yaz gecesinde;
Adam…
Pencerede salınan, Tavus kuşu motifli tül perde…
Geceyi öpen ayla yıldızlar…
Velhasıl hayatına girerlerdi iç içe…
Alacalı-bulacalı olsa da çoğu;
Yoğunluğu, pembe düşlerle…
An gelir, kahırla;
An olur, gizli aşkı aşikarlıktan uzaklıkta…
İlan-ı aşk edememenin, ızdırabıyla;
Maşuka bu kadar yakınken,
Fersah fersah uzaklardaymışçasına erememenin sancıları
Ve iflah olmaz sevdaların müptelalığıyla;
Muzdarip aşıklık sancılarında,
Kıvrım kıvrım kıvranmalarda
”Gizli aşk bu, söylemem derdimi, hiç kimseye” şarkısını terennüm ile
Ömür tüketirlerdi, ömür!…
Yan yana odalarda,
Ayrı ayrı dünyalarda…
Adamla Hayat…
Bir gizli aşka tutsaklıkla…
Bir gizli aşka tutsaklıkla…
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ