Deneme,  Şiir,  Toplum

Bir Çocuk Gülüşünde Dünyayı Değiştirmek; Leyla’dan Sonra – Müjdat Güven

Binlerce kişi dünyayı değiştirmek için yola çıkıyor asırlardır. Türlü ideolojilerle, türlü türlü yöntemler deneyerek. Dünya hala aynı hatta daha da kötüye belki de en dibe doğru çakılmaya hızla gidiyorsa; başaramadılar mı yani. Hiçbiri mi?

Dünya nasıl değiştirilir ki hem? İliklerimize kadar öğüten bu çarka kapılmadan nasıl bir çomak sokulup durdurabilir ki?

Üstelik dünya bir mi sizce?

Yirmi birinci asırda; internet ve teknoloji ayyuka çıkmış, dünya küçük bir köy gibi olmuş olsa da bir mi?

Misal diyorum; Halep’te bir çocuğun dünyasıyla New York’un olduğu dünya bir mi? 

 Van’ın bilmem hangi köyünde minik oğlunun cesedini sırtında taşıyan baba ile İstanbul’un en gözde semtlerinde oğlunu yüksek güvenlikli sitelerde “mahpus” büyüten bir babanın dünyası?

 Neresinden tutsak elimizde kalır bu dünyayı tümden değiştirmek mümkün görünmese de parça parça iyileştirmek gerek kanayan yaralarımızı. 

2007 yapımı; Aman Tanrım filminde dünyayı değiştirmek isteyen bir adama güçlerini devreden Tanrı rolündeki Morgan Freeman şöyle diyor; Dünyayı değiştirmek istiyorsan ara sıra küçük iyilikler yapmakla başla evlat …

Nedir o iyilik peki ? 

Misal “acımak” ve “merhamet” ile mi yoksa ”empati” ve ”sorumluluk / suçluluk”  duygusu ile mi yapılmalı?

Leyla’dan Sonra Maraş ekibi ve Dr. Müjdat Güven

   Bu konu uzar gider böyle; bunu bir başka sefere erteleyip, gelelim dünyayı değiştirmeye bir çocuğun dünyasına dokunmakla başlayanlara;  ”Leyla’dan Sonra” isimli projeleriyle genç doktor adaylarına…

  Leyla’dan Sonra;

Tıp fakültesi öğrencilerinin onkoloji servislerinde tedavi gören çocukların hayallerini / isteklerini onlar için gerçekleştirdikleri, gerçekleştirilmesine aracılık ettikleri, yüzlerce çocuğun dünyasına dokunan bir oluşum. 

  İstanbul Çapa Tıp Fakültesinde öğrenim gören üç tıp öğrencisinin hastanede tanıştıkları minik onkoloji hastası Leyla’nın kaybedilmesiyle başlıyor bu hikaye.  Leyla’dan sonra daha fazla eksik hayal bırakmamak için, o minik yüzlerde kocaman gülümsemeler görmek için İstanbul’da başlayıp bir çok tıp fakültesine yayılıyor.  Her hastanedeki gönüllü öğrenci arkadaşlarımız servisleri ziyaret edip tedavi gören miniklerimizle güzel bir arkadaşlık kuruyorlar ve hayatta en çok istedikleri şeyleri bu sırada öğreniyorlar; gerisi elbette bu harekete gönül verenlerin, güzel yüreklerin, dünyayı değiştirmeye bir iyilik yaparak katılanların işi…

  Sosyal medyada platformlar oluşturmuşlar,  günden güne büyüyorlar. İlk gördüğümde yüreğimi saran heyecan ve muhabbetin yanında şimdiye dek tanımamış olmanın pişmanlığı geldi oturdu. Hemen yazdım. Fakat bizim fakültemizde çocuklar için onkoloji servisi olmadığı için başlatılamayacağını öğrendim.  Olsun; o veya bu şekilde destek olmak için , umutla devam etmek gerek. Başka yerlerde o koca yürekli genç doktor adayları bunu en güzel haliyle yapıyorken; her gün bir çocuğun dünyasına dokunup bir nebze değiştiriyorken umutlu olmamak olur mu! 

Bu güzel genç yürekler, her biri başka bir yerde doktor olacak.

Gittikleri yerlere dokunacaklar; değiştirecekler…

Yaşamanın sadece nefes almak olmadığını gösterecekler ve elbette ”hekimliğin” sadece yaşatmak değil, asıl “sağlıklı” yaşatmak olduğunu gösterecekler. 

(Bu arada Dünya Sağlık Örgütü sağlığı; herhangi bir hastalık ve güçsüzlük halinin olmaması ve bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyi olma durumu olarak tanımlar. Tam da bu gençlerin yaptığı gibi…) 

   İşte Leyla’dan Sonra; bütün Leylalar için dünyayı biraz olsun değiştirmek ümidiyle \ beyaz önlükleriyle yola çıkanların hikayesi; haydi bizler de birer harf taşıyabiliriz belki… 

Sitelerini de paylaşıp, (http://www.leyladansonra.com/ ); naçizane bir şiirimi onlara armağan ediyorum, umutla…

 Sabredin;
Göğe çok bulaşmış
Ölümün, eşitsizliğin, yokluğumuzun izi

Olmalıyız
Ama öyle olmalıyız ki,
Kavgasını vermeliyiz insanca yaşamanın
Ölümün pençesinde

Ve bir gün
O beyaz önlüklerimizle silmeliyiz karasını göklerin.
Daha iyi bir dünyaya açsın diye gözlerini çocuklar,
Bir yanımız hınca hınç bir yanımız bir deri bir kemik kalmasın diye

Elimizde
bütün dünya çocuklarının eli
Sileceğiz karasını gökyüzünün
sınır koymaksızın yeryüzüne
Beyaz önlüklerimizle…

Dr. Müjdat Güven

Siz de fikrinizi söyleyin!