Sanat,  Sanat Tarihi,  Tarih,  Toplum

Barok


Oy dağ, senin köklerin yerin derinliklerine dalıyor,
Ama doruğun yıldızlara doğru uzuyor.
Evrenin tepeleri ruh, sana çok yakın olan
Hades ve Zeus’un iki sınırından seni ayırdığını
Sana anımsatır.
Kendi haklarını yitirmeyesin ve kendini tembelce
alçaklığı bırakmayasın diye.
Acheron’un dalgalarına bırakma kendini, tozla yüklü olarak.
Hayır! Göğe bak. Kendi vatanını gökte ara.
Çünkü eğer bir tanrı sana dokunursa,
O zaman sen alev ve köz olursun!

Nonalı Giordano Bruno

Engels, Rönesans’ı “dünyanın o ana kadar bildiği en önemli ilerici değişim” diye tanımlar.
Rönesans ile Homo Faber (çalışan insan) doğuyor ve bu kapital ekonominin burjuvaziyi doğurmasını sağlıyor. Floransa’da Medici ailesi ilk özel bankayı kuruyor. Rönesans İtalya’dan yola çıkarak iki yeni olguyu da beraberinde getiriyor; bireyin bilinçlenmesi ve feodal ve dinsel toplumun baskıcı, yapay dünya görüşü yerine daha açık ve engin bir görüş alıyor. Kısaca insan kendini ve doğayı keşfi ediyor. Daha sonra ortaya çıkan Maniyerizm Rönesans’ın insanı ön plana alan, sıkı bir geometriye dayanan akılcı tutumuna karşı çıkış, katılaşmaya yüz tutmuş kalıpları yıkmak eylemiydi. Barok sanatın oluşumunda Maniyerist tepkinin katkıları da yadsınamaz.

17. yy gelindiğinde, İngiltere ve Hollanda da yönetim değişiklikleri olmuştur. Sarayların kapladığı alanlar ve büyüklükleri, klasik sarayları minyatür ölçülerde bırakmıştır. Sanatçı imparatorlukların himayesine de girmiştir. Diğer Avrupa ülkelerindeki Aristokrat sınıfın aksine, Hollanda burjuvazisi birey olarak herkesin bir değeri olduğuna inanıyordu. Rembrandt ve Franz Hals gibi sanatçılar çingenelere kadar herkesin resmini yapıyordu.

Barok sanatı Reform hareketlerine karşı Katolik hareketinin bir sonucu olarak görülmektedir. 17 yy’da papaların ve kardinallerin sanat koruyuculuğu çok artmış, dinin insan hayatındaki baskıcı yönünün ve kiliseye olan ilginin azalması, rahat yaşam sürmeye alışkın rahip sınıfının tekrar eski gücüne kavuşabilmek için kullandığı propaganda aracı BAROK eserler olmuştur. Bu yüzyılın Roma’sında yaratılan üslup, dinsel inancın ve kilisenin dünyevi gücünün yayılmasında bir araç olmuş, belki de Vatikan’ın zenginliğinin temelleri bu dönemde atılmıştır. Barok dönem manastırdaki karanlık dünyaya pencere açarak ışığı keşif edip, görmeye başlar.

Görmeyi, öğrenmeyi,  öğrenmekte bilme isteğini tetikledi. Sanat tarihçileri, yalnız resim, heykel ve mimarlığı değil, öteki sanat dallarını da kapsayan, temelde Rönesans’tan farklı, yeni bir dünya görüşüne dayanan bu üsluba Barok Sanatı adını vermişlerdir.

Barok deyimi Portekizce ’de tam yuvarlak olmayan düzensiz inci anlamına gelen barocco sözcüğünden türetilmiştir. Barok dönemi “düzgün olmayan inci” olarak aşağılamaya çalışılsa da, bu üslup Hollanda’da olduğu gibi sanatçının keyfi ve mizacını esas alıyordu. Barok, kural ve prensipleri reddeder.

Barok sanatçı orijinal buluşu, insanı şaşırtan şeylere ve etkilere önem verir. Durağanlığa karşı, coşku ve hareketliliği yansıtan bu üslup 17. yy’ın tamamı ile 18. yy ‘ın ilk yirmi yıllık süresini kapsar. Coğrafi bakımdan, gelişmesi ve gerilemesi bir ülkeden ötesine göre değişen bir yol izlemiştir. Hatta XIV. Louis’in, Louvre’a yapılacak yeni ilave için çağırdığı İtalyan sanatçı Bernini’nin planı için tiyatrovari diyerek bir eleştiri yaptığı belirtilmektedir. Zira o yüzyılda İtalya’da birçok mimarın aynı zamanda sahne dekorcusu oluşu ve Bernini’nin mimarlık yanında ünlü bir heykelci, bayramlarda kent süsleyicisi, sahne ressamı ve dram yazarı olduğu bilinmektedir.

1650’lere doğru kilise, saray ve tiyatro binalarına zahiri (gizli anlam) görüntülerin toplandığı yerler haline gelmiştir. Figürlerin, tiyatrovari hareketlerle göğe yükselmelerinin tasvir edildiği kubbelerin, artık mekân sınırlığından uzaklaştıkları görülür. Böylece kilise, Barok ’un aydınlık saray atmosferini de benimseyince, kilise içlerinin, dünyevi fakat hayal edilen cennete acılan birer pencere olarak görüldükleri saptanır.

Protestan dünyasında ise, metafizik bir dünya görüşüne de önem verildiği görülmekte, Rembrandt, İsa’yı sefil ve perişan, fakat iç zenginliğiyle görülür hale getiriyordu. Hollandalı bir düşünür olan Spinoza (1639-1677) panteist bir düşünce ile doğayı kutsallaştırıyordu. Bilim insanları da bundan etkilenerek dünyevi keşifler yapıyorlardı. Örneğin: Leonardo, Kopernik, Giodano Bruno (evrenin sayısız dünyalardan meydana geldiğini açıkladığından Roma’da yakılıyordu.) Orta çağın kafalarda kurduğu gerçek olmayan alem, kendini koruyacak durumdan uzaklaştığını anlıyor, eski parçalanıp, yeni görüşler birbirini izliyordu. Böylece BAROK hareket, bu dünya ve evrenin gizli sonsuzluğuna yöneliyordu. Bütün değerlerin eleştirildiği bir dönem oluyordu.

Mitoloji ile Hristiyan evliyaların bir arada kullanıldığı, eski değerler ile yeni değerleri bir alegori biçiminde sembolize ederek sunulmaya başlanılıyor. Barok; mitolojiyi, geçmişi, Hristiyanlığı bir araya getiriyor ve kaynaştırıyordu. Barok sanatla, Arkaik-Klasik-Barok üslup çemberi tamamlanıyor. Üslupların bu gelişimini her ülkede görmüyoruz. Eğer toplum, tanrı-kral, kral ve imparator düzenlerine sırasıyla varmışsa, bu üslup gelişimi gözlemlenebiliyor.

Osmanlı İmparatorluğunda bütün üsluplar yaşanıyor. 1700 yıllarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu, çöküş devrinde, Batı’daki bu abartılı sanatı benimseyecektir.

BAROK MİMARI ÜSLUBUNUN ÖZELLİKLERİ

Büyük saraylar yapılıyor. Dini yapılar da saraylar gibi süsleniyor. Barok yapıda, klasikteki geometrik biçimler yerine girintili çıkıntılı bir planlama belirir. Pencerelerin çoğalmasıyla yapı içi aydınlanır (Escorial manastırının 2673 penceresi ve koridorlarının uzunluğu 16 km.dir).

Merdivenlerde ağır tırabzanların yanında iç duvarlar da süsleme ile doludur. Tekne kubbeler ortaya çıkar. Yapı tavanı ya da kubbesi göğe açıkmış gibi hava, bulut ve uçuşan melek resimleri ile süslenir. Bahçe mimarisi önem kazanır.

BAROK ÜSLUBU RESİM SANATI

Vücut anatomisi küçük adalelere, damarlara kadar gösterilir. Resim yüzeyi, parçalanır, ayrıntılaşır. Hisli, ıstıraplı ve neşeli tavırlar belirginleşerek, teatral denilen abartılı el, kol ve vücut hareketlerine rastlanır. Manzara resmi, resim sanatında müstakil olarak kendini ilk kez göstermeye başlar. Resimdeki hacim ifadesi ışık- gölge ile elde edilir. Ten rengi ifade edilmeye başlar ve böylece boyanın resmedilen şeyin maddesini yansıtmasını amaç edinilerek, boyanın madde güzelliği keşfedilir.

BAROK HEYKEL SANATI

Heykelde resim sanatının rengi hariç bütün özellikleri görülür. Zarif ve uzun boylu vücutlar, detaylı gösterilir. El ve kol hareketleri barok resim gibi fonksiyonsuzdur.

BAROK USLÜPLARI

Barok Klasisizmi:
Barok klasisizmi, klasik etkilere ağırlık veren ve özellikleri incelikli idealizm, gerçeklilik ve antikçağa ilgi olan spesifik bir Barok üslubudur.

Tür(Janr) Resmi:
Özellikle Hollanda’da yaygın olan tür resmi, gündelik hayattan alınan normal sahnelerin
gerçekçi tasvirini içerir.

Vanitas Resmi:
Latincede “beyhude, boş” anlamına gelen vanitas adıyla anılan bu stildeki resimler, 17. yy.’da Hollanda ve İspanya’da popüler olan natürmort resimlerdir. Güzelliği, maddi refahı ve hayatın kısalığını sembolize ederler.

Resimli Paravan:
Japonya’da byobu olarak adlandırılan resimli açılır kapanır paravanlar, Momoyama döneminin seçkin askeri hükümdarlarının imparatorluk evlerinde revaçtaydı. 17.yy’da Kano ailesi tarafından yapılmış paravanlar günümüze değin gelmiştir.

SONUÇ: Biçimlendirme tekniği artık her şeyi yapmaya imkân verir. Sonunda, sanatçı alanında bu kadar detaya gidildikten sonra, ne yapacağını şaşırır ve kendini tekrarlama artar. Sanatçı, her şeyi bildiğini sanan insanların tavrıyla çevresine önem vermediğinden eserlerinde tekrara düşer.
Tarım kültürü ve ekonomisinin yerini başka bir dünya görüşüne bırakmasıyla, sanatçının
himayeliğini yapan saray ve kiliseyi artık yanında bulamaz. Bu dönemdeki yeni buluşlar ve teknikler ile mühendisler ve teknik inşacılar önem kazanır. Barok da tarihin derinliklerine gömülür.

SANATÇILAR

Gianloranto Bernini(1598-1680); Barok stilini tanımlamaktadır. Heykelleri eşine pek
rastlanılmayacak derecede doğal ve canlı. En önemli eserleri; Aziz Petrus Bazilikasında bulunan bronz sayvan Baldacchine, Roma’daki Santa Maria della Vittoria Kilisesi’nde bulunan memer haykel Azize Terası’nın Vecdi.

Michelangelo Merisi(1571-1610); Caravaggio olarak bilinir. İziz Matta’ya Çağrı, Sistine Şapeli’nde bulunan Adem’in Yaratılışı önemli eserleridir.

Artemisi Gentileschi(1593-1652); Zamanının en başarılı kadın ressamı olduğu söylenir. Jidith’in Holofernes’in kafasını kesmesi sahnesini işleyen resimleriyle tanınmıştır.

Nicolas Poussin(1594-1665); Fransız ressam. Sofistike konular işlemesiyle tanınmıştır. Zamanın Müziğine Dans en ünlü eseri.

Annibale Carracci( 1560-1609); Resimleri doğal, yenilikçidir. Roma’daki Farnese Sarayı’ndaki Tanrıların Aşkları adındaki tavan freskleri ünlüdür.

Peter Paul Rubens(1577-1640); resimleri zengin bir görsel üslup ve canlı bir tonlamayla
nitelendirilen Flaman ressamdır. Haçın Yükselişi, Venüs ve Adonis, Masumların Katli eserleri ünlüdür.

Rembrandt van Rijn(1606-1669); portreler, peyzaj resimleri ve mitolojik ve dini sahneler içeren dışavurumcu resimler ve baskılarıyla tanınan Hollandalı ressamdır. Gece Devriyesi, Dr. Nicolaes Tulp’un Anatomi Dersi, Banyosunda Betşeba ünlü eserlerindendir.

Jacob ven Ruisdael; zamanının önde gelen manzara ressamlarından biridir. Yahudi Mezarlığı (1655-1660), Bentheim Kalesi, Wijk bij Duurstede’deki Yel Değirmeni en ünlü eserleridir.

Johannes Vermeer(1632-1675); Tür resimleri ve manzara resimleri ile tanınmıştır. İnci Küpeli Kız, Coğrafyacı, Sütçü Kız, Delft Manzarası, Açık Pencere Önünde Mektup Okuyan Kız en ünlü eserleridir.

Rachel Ruysch(1664-1750); çiçekli natürmort resimlerde ustalaşmış, Hollandalı ünlü ressam.

Diego Velázques (1599-1660); Seçkin bir İspanyol ressam. Dokumacı Kadınlar, Nedimeler ünlü
eserleridir.

Francisco de Zurbarán(1598-1664); azizler ve şehitlerin etkileyici resimlerinin yanı sıra gerçekçi natürmortlarıyla da tanınmıştır. Aziz Serapion, Tanrı’nın kuzusu ünlü eserlerindendir.

Bartolomé Estaban Murillo(1617-1682); önemli İspanyol ressamdır. Bakire Meryem’in
Günahsız Gebeliği önemli eserlerindendir.

KAYNAKÇA:

– DİCKERSON, Madelynn, Sanat Tarihi(Tarih öncesinden Postmodern Zamanlara Görsel
Sanatlar),(Çev:O.Düz),İstanbul 2008.
– TURANİ, Adnan, Dünya Sanat Tarihi,İstanbul 2017
– FLEMİNG.j., HONOUR,H., Dünya Sanat Tarihi, (Çev: Abacı,H.), İstanbul 201

Siz de fikrinizi söyleyin!