Aynadaki Dünyada…
Tıpkı vicdanlardaki gibi,
Gerçeğin çıplaklığında;
Düşüverir kimi zaman aynaya görüntüler.
Kah, ışıltılı albeniyle
Kah, ruh karartan loşlukla…
Hüzün siner, bazı bazı…
Bazen, gülümseyişler bezenir…
Aynanın derinliğine…
Fani ömürler misali, yok olup gitse de
Zamanın içinde,
Onca görüntü aynanın bedeninden
Üryanlığında gösterir, ayna tüm olanları
Kaçılmaz o gerçeklerden…
Tıpkı vicdanlar gibi…
Ses verir aynalar da derinden derine…
Ruhlarının sesiyle…
Aynalığın diliyle…!
Aynalarda yansıtır, sızlatsa da yürekleri
Yüzleşmeye durunca, insan kendi gerçeğiyle
Görür onları bir bir…
İstese de kaçamaz, ne onlardan ne kendinden…
Hayatın, anların, ömürlerin…
Yansıma yansıma aynaya düşmüşlüğünden…
Öylesi anlarda;
Asılıysa, eğer ki
Veballe, günah kolyesi
Ya da utancın prangası boynunda
Sırıtırlar bir bir…
Sen, yok saysan da
Alnındaki kirler,
Ömründeki karanlık günlerle izler…
Ve yüzündeki çizgiler bir bir aynada,
Döner yansıma yansıma sana…
Çekse de acı, kıvransa da azaplarda yüreğin,
Yüzleşirsin onlarla…
Ruhunun ve gerçeklerin soyunmuşluğunda,
Böylesi hallerin savrulmuşluğunda,
Gönlünün sancıları vurunca yüze, keder keder
Sen ne yaparsan yap,
Aynada, sana elemle güler.
Bakarak, gözlerinin içine
Sessizliğin, o meşum, o gizemli diliyle;
Kimi zaman,
Ağırsa yükün, karayla doluysa vicdan torban,
Üşür ürperir insan ruhu birden bire…
Zarfla, mazruf geçer iç içe;
Gerçekle, hayal gibi…
Bakarsın sen, sana…
Kendinden ve aynadaki halinden kaçamamışlığınla…!
Ömrün, yıllar, anılar…
Hüzünlerle, mutluluklar…
Tıpkı sarmaşıklar misali, dolanır birbirine
Bir varmış, bir yokmuşlarda
Akıp giden, zamanda
An gelir dünün, an gelir nesnelerin
An gelir, zamanda yaşananların…
Anılara dönüşmüşlüğünde…
Acılar, hüzünler…
Kah…
Mutluluk mutluluk gülüşler..
Kah….
Toz pembe günlerle bezenmiş ömürler…
Kah…
Ömürlere sinen kahırlarla çileleler…
Ayıplar, günahlar, veballer…
Anımsanmak istenmeyen anlarla, olaylar…
Karanlık gerçekler,
Bir resmi geçitte…
Art arda üşüşürler aynaya..
Aldırmadan sana, kralın çıplaklığında;
Öylesi anlarda kaçamazsın onlardan…
Yumsan da gözlerini,
Gerçeğin sesi, dillenir yüreğinde…
Uğuldar kulakların…
Tıkamaya kalksan da onları,
Duyarsın…
Tüketsen de ömrünü,
Gayretkeşçe, nafile çabalarda…
Yok saymaya yeltensen de
Sana haykıran gerçekleri,
Dillendikce aynalar,
Koparken ruhunda
En amansız fırtınalar,
Sarar seni tepeden tırnağa…
Duygusal savrulmalar…
Böylesi anlarda tanık olur onlar…!
Zaman, geçmiş zaman olunca,
Unutulup kalırlar…
Sırlı camın onları yutan koynunda…
Hiç yaşanmamışçasına bir cam duruluğunda,
Ne yapsan ne etsen de
Önlenemez hallerde…
Gerçeklerle sırların,
Aynaya düşen anıların;
Bakarlar sana, pervasızca…
Ayan beyan halleriyle,
Yıllar yıllar ötesinden
O aşina bakışlarla,
Aynadaki dünyasından
Aynadaki dünyada…
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ