Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tartışma,  Toplum

Alkışlanmayı hak edenler, Türkiye artık kararını vermeli

Alkışlanmayı hak edenler

Bu ülkede fazlası ile alkışı hak eden değerli insanlarımız var. İşte o zaman ellerinizin gücü yettiğince alkışlayın, alkışlayalım. Kim bu alkışlanmayı hak edenler:

Anadolu’muzun yiğit kadınları… (Sakın kimse yanlış anlamasın burada büyük kentlerimizin kadınlarını yok saymıyorum, orada da yaşamını hiçe sayan hemşirelerimiz ve doktorlarımız var onlarda alkışı fazlası ile hak eder) ancak; “Anadolu Kadını” sözü yüz yıldır kullanılır.

Ülkemizde yetişen ve bilim dünyasına çok değerli katkıları olan bilim kadınlarımız; işte onları alkışlayalım hatta, ellerimiz kızarıncaya kadar alkışlayalım.

Son olarak; bu ülkeye Türk kadınına 1934 yılında seçme seçilme hakkını tanıyan büyük devrimci Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü alkışlayalım…

Alkış konusunda sayın siyasi parti yetkililerine örneklerim de olacak;

Değerli dostlar dikkat etmişsinizdir; genellikle her salı günü yapılan partilerimizin grup toplantılarında bir alkış merakı var. İster iktidar kanadı olsun veya muhalefet (yani millet ittifakı) olsun…

Oysa bizim ülkemiz şu anda çok büyük bir ekonomik kriz içinde ve bir de işsizlik var. İnsanlarımız, pazar yerlerinde adeta çöp topluyorlar. Eğitimli insanlarımız intihar ediyor.

Halkımızın yarıdan fazlası icralık, esnaf perişan, üretici aynı durumda; bu ülkenin milletvekillerinin parti liderlerini dinlerken, ayakta alkışlamalarını şiddetle kınıyorum.

Bu alkış merakı, bazen ülkemizin uluslararası siyasetine çok zarar veriyor. Burada iki örnek vereceğim:

a) Kırım’da Tatar kardeşlerimiz için yapılan asılsız iddialara, Rusya’nın Türkiye Büyükelçiliği şu açıklamayı yaptı: Kırımda, camiler ve ezan kısıtlanıyor iddiasına karşı şu anda; Kırım’da 21 cami inşaatı halen devam ediyor.

Kırım’da Tatar dili yasaklandığı iddiasına karşın, Tatarca yayın yapan Millet TV kanalını örnek gösterdi. Kırım’da Tatar okulları yasaklandı yalanına karşı, Fevzi Yakubov Mühendislik Üniversitesini örnek gösterdi.

Tatar dilinin yasaklandığı yalanına karşı ise, Kırım’da her yıl en iyi Tatarca konuşma yarışması düzenleniyor. Sonuç olarak; Putin nükleer santralin temel atma töreni için ülkemize gelecekti, fakat iptal etti. Sadece, alkış için bunlara değer mi?

b) Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi başta Biden olmak üzere, Kanada ve Hollanda’yı Sincang halkına soykırım uyguladığı iddialarına karşı sert uyardı ve “Gelin gerçekleri görün, Çin olarak bundan mutluluk duyarız.” dedi.

Bizim ülkemizde de partilerimiz bu konuyu çok istismar ediyor. Ancak, Çin Dışişleri Bakanı Türkiye’ye herhangi bir suçlamada bulunmadı.

Türkiye ile Çin arasındaki dostluk ve Çin’in “Bir Kuşak, Bir Yol” projesi nedeniyle ülkemizin pek çok çıkarları vardır.

Batı saldırılarına karşı, Çin ile Türkiye sağlıklı ilişkiler kurulabilir. İçinde bulunduğumuz yıl, bütün dünya salgın nedeniyle ekonomik olarak küçülürken; sadece Çin ekonomisi büyüdü. Örneğin, Çin ile ülkemiz ortak bir üniversite kur

Batıcılar ülkemizde oldukça çok biliyorum, onlar kusuruma bakmasın, ben ülkemizin geleceğinin Avrasya’da olduğuna inanıyorum.

Son sözlerim; ülkemizde alkışı hak eden o kadar çok kişi var ki yeter ki alkışı hak edenleri doğru tespit edelim.

Türkiye artık kararını vermeli;

Geleceğini ABD ve AB ülkelerinin oluşturduğu Atlantik hattında mı aramalı, yoksa Rusya ve Çin başta olmak üzere Avrasya coğrafyasında mı aramalı?

O zaman şu tespitleri yapalım:

a) ABD bir kaç gün önce Cumhurbaşkanımız ile ilgili yayınlar yaptı. (“Stop Erdoğan” gibi!)

b) Yaklaşık yüz yıl önce, İngilizler Yunan ordusunu ülkemizi işgal için görevlendirdi… On binlerce insanımızın, üstelik silahsız ve savunmasız olarak katletmesine neden oldu… Şimdi de ABD ordusu ile batı Trakya’da sınırımızın hemen yanında manevra yapıyorlar.

c) Güney sınırımızda, PKK/ PYD güçlerine çok miktarda silah desteği yaparak ülkemizin yanı başında ülkemiz aleyhinde oluşacak, sadece İsrail’in çıkarı için bir yapay devletçik oluşturma gayretlerini, dikkate alırsak Türkiye’mizin ABD ile ortak çıkarı asla olmayacaktır.

d)  Gerek ABD gerekse AB artık çağ dışı kalması gereken şu yaptırım gibi ve kendilerine de hiç yararı olmayan davranışlarını terk etmelerini öneririm.

e) Ülkemiz için bir başka tehlike; Halkbank davası; pek çok yorumcu diyor ki “Buradan Türkiye çok ağır bir ceza alabilir. Böylece Türkiye’yi teslim alacaklar ve daha sonrada kendi Emperyalist hedeflerine alet edecekler.” Bu ABD’nin eskimiş hegemon devlet alışkınlıkları… Ancak, ABD eski gücünde olmadığını anlayacak.

f) Bence Türkiye hemen karşı hamleye geçmeli;  Eski ABD özel temsilcisi James Jeffrey “15 Temmuzu sözde Gülenciler gerçekleştirmiş!” diyor.

Bak sayın elçi, Gülen denen adam ABD’nin derin devletinin adamıdır.  Ülkemizde 15 Temmuz darbesini bal gibi ABD derin devleti planlamıştır. 15 Temmuz günü İstanbul Büyükada’da Pentagon ve CIA yetkililerinin ne işi vardı?

Türkiye derhal bugüne kadar ülkemize karşı yapılan 1980 darbesi ve 15 Şubat darbesi dâhil, ABD aleyhine dava açmalıdır… Bu davalardan trilyon dolar talep hakkı var.

(ABD, Vietnam da yaptığı savaş için uluslararası mahkemede yargılanmıştır)

ÇOK ÖNEMLİ NOT: Sayın Osman Akbaşak son yıllardaki yazılarımı topladı. İlgilenen dostlarım şuradan ulaşabilirler: http://www.osmanakbasak.com/Konuklarim/Orhan_Ayber/Orhan_Ayber_Yazilar.htm

Siz de fikrinizi söyleyin!