Güncel - Aktüalite,  Toplum

1 MAYIS

Bir başka uyandım bu sabah: Balkona attım kendimi. Göğün sokaklarına doğru birkaç şiir okudum. Aç karnıma şiir okumak hep iyi gelir bana. Sonra kuşlarla konuştum, çiçeklere selam verdim. Otların böceklerin davetini kabul edip yanlarına indim.

Tohum gürültüleri doluştu ayaklarımın altına…

Soludum sularının kokusunu. Denizin, kumun, yosunun, çakılın… Gökyüzü derindi, bir çırpıda daldırdım yüzümü… İçimin mavisini, düşlerimin kırmızısını okşayıp durdum. Ağaç diplerinde seviştim özlemlerimle. Uzaklara, çok uzaklara dokunacak oldum fakat kollarım kısa geldi.

Yürüdüm kendime doğru sonra, dünyaya doğru. Ses kattım renklerin sesine. Kelebekler neredeydi sahi? Kelebekler ordaydı. Güneşin uçukladığı tepelerinde otların. Uçuç böcekleri kamaştırdı gözlerimi. Kulaklarım doğanın senfonisinde. Büyülendim.

“En güzel şiir barış” dedim içimden. İçimden en güzel şiir doğa… En güzel şiir özgürlük… Sevgidir en güzel şiir dedim. Bu kez 1 Mayıs’ın yasaklanmasına bir bahane bulunamamış. Yaşasın!

Ne zaman bir şeyler unutsam, bir şeyler gelir aklıma.

Can güvenliğimin olmadığı yıllar: Bir silah edindiğim… Sonra onu kullanabilmek için güneş batım zamanı tenha bir araziye giderek nişan aldığım ulu bir ağaca… Taze bir acı gibi saklamışım meğer yüreğimde, ulu ağacın yaprakları arasından korkarak havalanışını tünemiş kuşların…

Tövbe!

İlk atış denemesinden sonra bir daha silaha el sürmeyeceğime dair kendime verdiğim söz.. Silahı bir bataklığa bıraktığımı… Kuşların çekinerek uçmadığı bir dünyayı ezber edip bir uçurtma gibi insan duyarlıklarına ve gökyüzüne salma isteğim…

İşte o zamandı, “en güzel şiir barış” dediğim. En güzel şiirin özgürlük olduğunu o zaman yazdım şaşkınlıktan nereye uçacağını şaşıran kuşların kanat izine.

Aklımın ve yeteneklerimin sınırlarına doğru uçmak istedim. Ama kanatlarım! O zaman; “insanların kanatları yok / insanların kanatları yüreklerinde” dizeleriyle henüz karşılaşmamıştım Nâzım’ın… Gökyüzü dalgalıydı, köpük köpüktü, hiç unutmam.

Dedim ya ne zaman bir şeyler unutsam, bir şeyler gelir aklıma:

Dağlarını, ağaçlarını korumak isteyen köylülerin televizyondaki görüntüleri kabuksuz bir yara gibi işlerken içimde ve itiliş kalkılışları jandarmalarca… Gezi’ye yağdırılan insanlık dışı cezalar bastı ardından ekranları..… Doğrudur insanlık dışı zamanlardan geçtiğimiz. Ülkemizi ve geleceğimizi savunmanın tehlikeli bir hal aldığı doğrudur. Hızla değişiyor ülkenin gündemi. Yeni acıları en üste koyarak istifledim ülke ve insanlık sorunlarını. Bir acı katarına dönüştü yüreğim.

Bir acı, bir acı daha soydum sonra.

1977’nin kanlı bir 1 Mayıs’ı nerden düştü aklıma şimdi… Ben daha papatyalarla konuşacaktım. Gelinciklerle, menekşelerle, börtü böcekle… Soğukların hışmına uğramadan kışı atlatan ve meyveye duran erikleri tebrik edecektim yan bahçeye geçip. Güneşe ve denize sözüm vardı. Kumlara, çakıllara… 1 Mayıs’a, dünyanın bütün işçilerine, ezilenlere, mazlumlara, adil ve özgürlükçü dünya düşçülerine, eylemcilerine selam uçuracaktım.

Kanlı 1 Mayıs’ta ordaydım, Taksim’de. “Derin devlet”, “Kontrgerilla” sözlerini ilkin orda duymuştum. Gençtim. Hatta gençliğimden de gençtim o sıra. Sakalım mavi çıkardı, ayaklarıma kapanırdı yağmurlar… Sahi 34 kişi miydi Taksim’de öldürülen? Sanırım! Silahların arasından kaçıp kurtulduğumda ustanın şu dizeleri mi düşmüştü dudaklarıma:

“onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
akar suyun
meyve çağında ağacın
serpilip gelişen hayatın düşmanı
vatan ki onların evidir
onlar vatanın düşmanıdır…”

Yıllar geçmişti aradan. Yıl 2007. Oğlum Can 24 yaşında. Onunla gitmek istemiştik Taksim’e. Yine ortalık toz duman. O moral bozukluğu içinde dönerken şu dizeler kendini yazmıştı bir kâğıda:

Taksim’de bir gül açacak oldu
Baharı yasakladılar sokaklara

Zeynep el sallıyor. Diyor:

“Kahvaltı hazır. Çekinme davet et, çiçeklere de kuşlara da yeterince yer var balkonumuzda.”

Bugün 1 Mayıs!

Barış olsun!

Aşk olsun!

1 Mayıslarda daha güzel bir dünyayı büyütelim kalbimizin iki yakasında. Kimse aç, açıkta kalmasın. Çekinerek ötmesin kuşlar dağlarımızda.

Hayrettin Geçkin

 Not: Yazılarımın tamamını okumak için bloğuma buradan ulaşabilirsiniz.

Bir yorum

  • Hayati Sarnık

    1 Mayıs yazınızı çok beğendim. Duygu, Umut, Mutluluk dolu.. Hüzünlü yönü, yazdığınız her sözcük gerçek.. Onlar yanmasa, biz yanmasak nasıl çıkarız aydınlığa. Kaleminize sağlık.

Siz de fikrinizi söyleyin!