Deneme,  Edebiyat,  Güncel - Aktüalite,  Şiir,  Toplum

”Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek…!”

Bugün 1 Eylül, ”Dünya Barış Günü”…
Ne alakası var diyeceksiniz bu fotoğrafla, anlatayım;

Barış, karabasanlara teslim ettiğimiz dünyanın gerçekleşesi en güzel rüyası…

Barış, insanlığın büyük bayramı…

Şair Yannis Ritsos’un dediği gibi:

”Çocuğun gördüğü düştür barış…”

İşte bir çocuğun düşünü büyütmeye talip bir şairin barışla, barışın yaşamla, yaşamın da birer genç hekim olarak bizimle olan bağının nişanesidir bu kare…

Biz, ömrümüzün en güzel şiirine mısra dökmeye başlayıp, kendi düşümüzü gerçekleştirirken, bu güzel ahdin şahidi kıymetli şiir ağabeyim Hayrettin Geçkin’in, manevi çocuklarının düşünden, bütün çocukların düşlerine selam durduğu an…

Biz, hem çiçeği burnunda genç birer aşık hem de yaşatmak kavgasına yeni başlamış birer hekim olarak biliyoruz ki , sağlığın olması için bir temel taşıdır barış. İnanıyoruz ki bir gün göklerimize çöken karaları sileceğiz beyaz önlüklerimizle….

Çünkü;
Yenilmek yok kedere ve kadere,
Yankılansın umudun pir türküsü duvarda..!

ve Hayrettin Geçkin’in dediği gibi;

”bakma sen
bir gün başka döner dünya
aşk kazanır
insan kazanır

yer çok
kuşlara da
böceklere de

onarır yarasını kıyılar
şarkılar yedi dağın çiçeğine bürünür
diz boyu masallar üstünde
top koşturur çocuklar

bakma sen
betonları basar çiçek
hayat kazanır”

Evet ağabey biliyorum, bir gün gelecek, meydanlarda (tıpkı düğünümüzde olduğu gibi) halaya durarak söylediğimiz barış türkülerimiz, daha gür çıkacak, evlerinde oturup, başka bedenler üzerinden, haykır haykıra söyledikleri savaş marşlarından….

Hatırlıyor musun birkaç yıl önce bir kitap fuarında şiirlerimi anlatırken dinleyenlere ”Her şeyin kirlendiği, kirletildiği, insanları yalan makineleriyle kontrol altına alıp etkisizleştirdikleri bir dönemde şiir yazmasak ne yaparız Müjdat? Kuşların, böceklerin, çiçeklerin imdadına nasıl koşarız şiir yazmasak bi söyle? Cesedi kıyıya vuran bir bebeği yaşatmak için fidan diksek yeşerir mi şiir olmayınca… Zeytinin gözyaşlarını silebilir miyiz? ” dediğini hatırlıyor musun ağabey ? ve devam etmiştin;

”Ve çiçeğinde bir şairi düşündüm. Yani seni Müjdat! Sonra dönüp senin şiirlerini okudum, yeni çıkacak olan kitabında yer alacak olan şiirlerini. Sözcüklerden dünyaya, insana sesleniyorsun, inan bana yanmış yıkılmış evlerini bacaları yeniden tütüyor şiirlerini okudukça, gökyüzüne ektiğin çiçekler silahlardan önce davranıp kana bulanmasını önlüyor dünyanın… Aşk kazanıyor, barış kazanıyor… Aşk olsun sana Müjdat… Aşk olsun!”

Aşk oldu ağabey…Biz en güzel düşümüze kavuştuk, şiirle, aşkla… Ve yürüyoruz yürek yüreğe, daha yaşanılabilir bir dünya düşü için. Kalemimiz zeytin dalı, beyaz önlüğümüz güvercin….

Şimdi biz ağabey, barışa, insanlığın büyük bayramına hasret çocuklarının coğrafyasından, gününü değil, kendisini kucaklayacağımız yarınlar düşlüyoruz, neresinde olursa olsun dünyanın, kimden kime gelirse gelsin ölüme karşın yaşamdan yana…

yani ağabey, ”yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”

“öyle ya
her şairin bir ahı var

kimse ölmesin
aşktan ölene kadar”

Dünya barış gününde, barışa , bayrama hasretle !

Şiir kardeşin, insanlığın küçük oğlu Müjdat Güven …

Siz de fikrinizi söyleyin!