Deneme,  Edebiyat

Son NAZIM

                Nazım dünya çapında şiirleri aracılığıyla tanınmadı. Nazım’ı Nazım yapan mücadelesiydi, aşkıydı, hasretiydi, vuslatıydı. Meçhulden gelen bir yabancı, istikbale koşan bir şairdi. Belki de edebiyatımızda Akif’ten sonra, Haşim’den sonra gelen son arzı endam, Nazım’dı. Nazımı anlamak için şiirlerini okumak kafi gelmez. Bütünü anlamadan parçaya odaklanmak… Mağarasından çıkmak ister meçhulden gelen. İstikbalin çehresinde kanatlanmak, arzda özgürce dolaşmak… Nazım’ın sesi zincirleri kıran bir haykırıştı. Kime haykırış? Nazım’ı anlamak için hayatını anlamak gerekir. Mücadelesini, aşkını, hasretini ve vuslatını… En güzel, en bakımlı kadınlar bile ‘’Ceviz Ağacı’’ şiirine konuk olamaz. Mağaradan ışığa çıkan her insanın baş dönmesi gibi, şaşa kalır… Gümrük kapısından meçhule giden her trenin yolcusu olduğu gibi Nazım’ın da kaleme aldığı her şiirde derin bir hayat tecrübesi vardır. Zavallı insan! Mucize beklemekten, var olanı göremiyor. Kurtuluşu hep başkasında arıyor. Oysa… Nazım edebiyata, insanlara fısıldayan bir adam değildi. Sesi gür, mücadelesi derindi. Kavgası olmayan şair olur mu? Nazım, kavgası ölçüsünde büyüktü ve kavgasının kanatlarında yükseldi arza…

Siz de fikrinizi söyleyin!