Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Kategorisiz,  Sanat,  Sosyoloji,  Tartışma,  Toplum

Ören Bayanlar

Anneannemlerde çok küçük yaşta kollarıma tutuşturulmuş, kollarımın ağrısıyla uyuşmuş, küçücük bir çocukken iple böyle tanışmıştım. Tanıdığım ve çevremdeki kadınların ellerinde ipler vardı. İpler renkli, işleri güzeldi. Herkes işledikleriyle övünmek, herkes işledikleriyle gösteriş yapmak istiyordu. Her tarafa danteller ile süslemeler yapıyor, örülenlerinse sürekli giyilmesini istiyorlardı. Haliyle, merakım ve uğraşma arzum oluşuyordu.

Bir zamanlar ablamla evde canımız sıkılınca, oturup örgü denemeye başlamıştık. Annem çalışıyordu ve tek bildiğimiz düz ve haroşa ilmeklerini geçirmekti, şişten şişe sürekli işlerdik. Bir sürü ip alırdık, bir sürü onlara uygun şişlerle birlikte. Bu sebeple, nereye taşınsak ip satın aldığımız yerlerdeki çalışan kadınlar da çok yakın arkadaşımız olurdu.

Elimize ablamla ne kadar paramız varsa, arttırdığımız kadarıyla ip alırdık. Örerdik, ördüğümüzü geri sökerdik. Derken ilk zamanlarda, artık sökülmeyecek kadar incittiğimiz ipler, çöpleri boyluyordu. Üzülüyorduk. Başarısızdık.

Birilerine bir ceket ya da kazaktaki koltuk altını kesmeyi, kolun nasıl işlendiğini, farklı modellerde örgü tekniklerini öğrenmeye çalışıyorduk. 2-3 ayımız bu şekilde geçmişti. Sonra, durmak bilmeyen kapı zilleri. Komşular sürekli yaptıklarımızı beğeniyor ve onlar artık bizden öğrenmeye çalışıyorlardı. Daha sonra bu yaşımıza kadar da bu kapı zillerimiz durmadı.

Annem çok ustadır, tüm el işlerinde. Küçücükken kergaha oturtmuş bizleri Antep işine kadar yaptırmıştı. Ben kanaviçeden ilkokulda kendime takım yaptım, ablamsa Antep işinde çok uğraşmıştı. Okulumuzda başarılıydık bunlarla uğraşırken. İlk banyo lifiyle tığı elimizde tuttuk, danteller işledik, takımlarca. Ama örgü başkaydı. Ablamla hala örmeyi daha çok seviyoruz. Çünkü, bakmadan işleyebiliyoruz. Televizyon izlerken elimizde ipler nasıl bitiyor anlamadan.

Bir de küçük kız kardeşim var, o da çok ördü. Ama, o çoğu yaptığı şeyleri tamamlayamadı. Battaniyeye kadar da ördü. Evde hep ipleri etrafta olurdu. O, şimdi güzel bir ceket işliyor.

Ablamla ben evlenmeden önce annem ve kardeşlerimle; yani 4 Ören Bayan birlikte kahve içip, sohbetlerle şakalaşarak örgü örerdik. Sanki, atlılar kovalıyordu bizi. Temizlik yapıp, otururduk iş başına. Ablam evlenecekti, eniştem uğramıştı. Biz fark etmeden fotoğrafımızı çekip, Ören Bayanlar dedi. Ne gülmüştük. İlmeklerden kendimizi fark etmemiştik. Ablam evlendikten sonra enişteme bir kazak işlemişti, tam 9,5 yumak ip kullanmış. Kazağı görseniz hazır sanarsınız, 3-4 günde bitirmişti.

Ceketler, yelekler, şallar, atkılar, şapkalar, bebek kostümleri, elbiseler, etekler, kazaklar, mayolar, yazlıklar, çantalar ve nice aklımıza gelmeyen şeyleri hala örüyoruz. Elimde şu an kızıma ördüğüm bir elbise var. Bunca ördüğümüzün çoğunun da modeli kimsede yok. Çünkü, hayal dünyamızda üretip ortaya koyduk. Ben modellerde çok geliştim, ablamsa çabuk örmekte. Kardeşim motiflerde, annemse üstad; o her şeyi yapabilecek ustalıkta.

Güzel bir ip görmeyelim, ona bakınca modele karar verip hemen o ipten kaç tane yeterse tahmini, sayısını söyleyip alıyoruz. Güzel bir model görmeyelim, yapmak istiyoruz. Bazen ihtiyaç doğrultusunda örüyoruz, bazen hediye amaçlı. El işi göz nuru, değer bilene verilir tabi.

Örmek insanı çok rahatlatır ve bazen yalnızca, psikolojik rahatlık için bile ördüğüm olur. Huzur evlerine, ruh hastalıklarında da örgü ördürülüyormuş. Hiç şaşırmamıştım.

Kadınlarımıza bizim toplumda el işi sunulur, evinde otursun, el işiyle hanım hanımcık olsun diye. Kitap okuyan pek çevremiz yoktu, ama biz kitaplar da okurduk. Ablamla ikimiz o günlerden beridir, asosyaliz. Evimizde huzuru bir şekilde yakalıyoruz.

İbadet gibi bir şey, çok el işi ile uğraşan insanlar, başkalarıyla az uğraşıyor. Daha mutlu oluyor. Benim en sevdiğim hobim örgü örmek, bu benim sanatım. Derdim mi var, bir ip alıyorum bir şiş. Sonra, sakince düşünüp hırsımı da örgüden alıyorum

En güzel anlarımızda temizlik yaptıktan sonra; üç bacı cumartesi akşamları, evde nargile yakıp, önce kahve içip sonra şarap içerek şarkı söylemekti. Bunları yaparken arada birinin şişi havaya kalkar orkestra yönetircesine, söylenen şarkıya uygun bir hareketle geri örmeye devam ederdi. Anlayacağınız, eğlence anlayışımıza bile örgü örülmüştü.
Sevgi yumağı olan aileme sevgiyle bu satırları ördüm.

Siz de fikrinizi söyleyin!