Biyografi,  Kitaplar,  Toplum

Neden Yeni Bir Eğitim Sistemi

Değerli dostum, öğretmen ve eğitimci Şeref Pınarbaşı’nın sekizinci kitabı yayımlandı. Bu kitap hakkında genel bir fikir vermesi için, kitaba yazmış olduğum önsözü aşağıda sunuyorum:

EĞİTİM SİL BAŞTAN
ÖNSÖZ

Öğretmen ve eğitimci Şeref Pınarbaşı’nın daha önce yayımlanmış yedi kitabı bulunmaktadır.
Elinizdeki bu sekizinci kitabına Şeref Pınarbaşı, öğretim ve eğitimle ilgili temel kavramları sıralayarak başlıyor. Eğitimi şöyle tanımlıyor:

“Eğitim, bilgilerimizi çocuğa aşılamayla aktarma işi değil, bağımsız yargı yeteneğini geliştirme adına ona yardım etmedir.”

Özellikle 3-6 yaş dönemi çocukların korkusuz bir özgürlükle büyümesini ön koşul olarak vurgulayan Şeref Pınarbaşı; çocukların öğrenimini üç aşamalı olarak görür:

“3-6 yaş sezgisel öğrenme, 6-11 yaş somut öğrenim, 11-18 yaş soyut öğrenme dönemidir.”

Şeref Pınarbaşı ortaokul döneminde, kütüphanenin üst üste üç yıl en çok kitap okuyan üyesi seçilir. Okuma sevgisi daha sonraki yıllarda giderek artar, özellikle tarih, ekonomi, toplumbilim (sosyoloji) ve eğitim konularındaki yerli ve yabancı yazarların kitaplarına yoğunlaşır.

Okuduklarını, gözlemlerini ve deneyimlerini özgür aklın süzgecinden geçirerek olgunlaşan Şeref Pınarbaşı, artık herkesle tartışmaya, her kavramı korkusuzca irdelemeye hazır duruma gelir. Paraya, mala ve itibara değer vermeden harekete geçer. Önce babasını, anasını, eşini, kardeşlerini ve çocuklarını daha sonra en yakınlarını, arkadaşlarını birer birer ameliyat masasına yatırır! Uzman bir cerrah titizliğiyle, gördüğü tüm hastalıkları ortaya çıkarır ve bunlarla yüzleşilmesini ister. Yalnız eleştiren kişi değildir, çözümler de üretir. Ancak beklediği yaklaşımı göremez, ters tepki alır, şaşkınlıkla karışık düş kırıklığı yaşar. Şeref Pınarbaşı karşılaştığı bu durumu şöyle açıklar:

“Beni yanılgıya düşüren düşüncem; birincisi kan bağı içinde davranışı sürdürmem, ikincisi de kapitalist sistemin insanları bu derece mal, para ve itibar konularında hırslandırabileceğini bilmemekti.”

Mustafa Kemal Atatürk’ün henüz yirmi iki yaşındayken vardığı “Önce sosyalist olmalı, maddeyi tanımalı” yargısına, Şeref Pınarbaşı da hemen hemen aynı yaşlarda, aynı kararlılıkla varır ve sosyalist olur. Tepkiler çekeceğini, haksızlıklara uğrayacağını ve dışlanacağını bile bile, sosyalist-komünist olduğunu açıkça ve yüksek sesle söylemekten hiç çekinmez.
Tüm yaşamını aydın bir sosyalist, ödün vermez bir devrimci olarak geçiren Şeref Pınarbaşı, bakın sosyalizm’in karşıtı kapitalizmi nasıl tanımlıyor:

“Kapitalizm hırsızlık düzenidir. Bu ekonomik tarz insanları yalaka, yamuk ve yalancı yapmaktadır. Kâr, ekonomide kazık demektir. Bir malın değeri hesaplanırken emek değil, piyasanın kıtlık veya bolluk durumu ile ölçülmektedir.”

Kapitalizmi savunanlar, sosyalizmin doğaya uygun olmadığını söylerler. Evrim Kuramını ortaya koyan bilim adamı Charles Darwin’in “Survival of the Fittest”, yani “En güçlünün yaşamını sürdürdüğü” görüşünden yola çıkarak, kapitalizmin doğaya uygun olduğunu iddia ederler. Oysa şu gerçeği ya bilmezler, ya da göz ardı ederler: Charles Darwin, o ünlü değerlendirmesi hayvanlar ve bitkiler içindir, insanlar için değil!
Bu çarpıcı gerçeği çok iyi bilen Şeref Pınarbaşı, sosyalizmin insan doğasına uygun olduğunu şöyle açıklar:

“İnsanın doğası vardır. Ama yenilenebilirdir. Doğa bir bütündür. İnsan da bu bütünlük içindeki doğanın bir parçasıdır. Ancak insan, insan olurken doğaya aykırı olan, akıl denen kavram ortaya çıkmıştır.
İnsan dışındaki varlıklar, hayvanlar ve bitkiler doğaya bağımlı kalırken, insan bu akıl sayesinde birçok konumda doğayı aşarak özünü geliştirmiş, kendini ve doğadaki birçok varlığı değiştirmeyi becerebilmiştir. Yani insan, eğitimle, akıl sayesinde, deneyerek, gözlemleyerek bilimsel yaşamını anlamlaştırmıştır. Aklı ile sevgisini birleştirip gözlemlediği ve denediği olguları modelleyip ölçü olarak kullanmıştır.”

Şeref Pınarbaşı, insanın doğayla nasıl savaşım verip kazandığını, biraz da alaycı bir dille şöyle açıklamaktadır:

“Doğa insana kanat takmamış, ama insan, aklı ile uzayda gezegenler arasında tur atmaktadır, hem de hızını her fırsatta artırarak!”

Öğretmen ve eğitimci Şeref Pınarbaşı kitabında; Yeni Bir Dünya, Yeni Bir İnsan düşlemektedir. İşte, bu Yeni Dünyanın Yeni İnsanı için de Yeni Bir Eğitim Sistemini hayal etmektedir.
Hayal etmek aslında geleceği öngörmek değil midir?
Atatürk buna, “ufkun ötesini görmek” diyordu.
Ufkun ötesini görenler, hayal kuranlar, tarihin unutulmazları arasına girerler.
Ünlü Fransız bilimkurgu yazarı Jules Verne (1828-1905), “Aya Yolculuk” kitabını 1902’de yazmış oysa ilk insan, Neil Armstrong, 20 Temmuz 1969’da Ay’a ayak basmıştı.
İngiliz devlet adamı, filozof Thomas More (1478-1535), 1516’da yazdığı “Utopya” adlı kitabında, hayali bir adada kurguladığı bir ülkenin siyasi sistemini “ideal” olarak tarif eder.
İngiliz bilimkurgu yazarı H.G.Wells (1866-1946), “Ay’daki İlk Adam”, “Zaman Makinesi” kitaplarını yazar, zamanda yolculuğu hayal eder.
İngiliz bilimkurgu yazarı Aldous Huxley (1894-1963), kurgusu 26. yüzyılda geçmekte olan “Cesur Yeni Dünya” romanını yazar.

Öğretmen ve Eğitimci Şeref Pınarbaşı, Tek Devletli Bir Dünya hayal etmektedir. Bu Yeni Dünyanın Yeni İnsanı için Yeni Bir Eğitim Sistemi önermekte ve şu çağrıda bulunmaktadır:
“Evet, çağrım şu: Dünyada hiçbir insanın aç ve açıkta kalmadan barış içinde yaşayacağı bir dünya yaratmak için eğitim sistemimizi sil baştan yapalım diyorum.”
Peki, Şeref Pınarbaşı’nın bu hayali gerçekleşebilir mi?
Acaba bu soruya, 20. yüzyılın ünlü bestecilerinden İngiliz müzisyen John Lennon’un (09.10.1940-08.12.1980) “HAYAL ET” adlı bestesinin sözleri cevap olur mu?:
 

HAYAL ET
Cennetin olmadığını hayal et, eğer denersen kolay.
Altımızda cehennem yok, üstümüzde ise sadece gökyüzü var.
Hayal et, bütün insanların bir gün için yaşadığını.
Hiç farklı ülkeler olmadığını hayal et. Bunu yapmak zor değil.
Öldürecek ve uğruna ölecek bir şey yok. Ve din de yok.
Hayal et, bütün insanların barış içinde yaşadığını.
Mülkiyetin olmadığını hayal et. Acaba yapabilir misin?
Hırsa ve açgözlülüğe gerek yok. İnsanların kardeşliği var.
Hayal et, bütün insanların tüm dünyayı paylaştığını.
Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin. Ama tek ben değilim.
Umarım bir gün sen de bize katılırsın.
Ve dünya tek vücut olarak yaşar.

Öğretmen ve Eğitimci Şeref Pınarbaşı’nın yeni kitabının çok ses getireceğini umuyorum.

Yılmaz Dikbaş
Araştırmacı Yazar
9 Aralık 2020, Antalya

Siz de fikrinizi söyleyin!