Biyografi,  Deneme,  Edebiyat,  Mizah,  Sosyoloji,  Toplum

Nasreddin Hoca ‘Ahi Evran’

Nasreddin Hoca (1208-1284)

Anadolu Selçukluları döneminde Eskişehir ile Konya çevresinde yaşamıştır.

Daha önceleri kendisi ve hayatı hakkında yeterli bilgiye sahip değilken, son zamanlarda yapılan araştırmalar  oldukça ilginç ve şaşırtıcıdır…

Türk toplumunun kendisine çok yakın bulduğu; saf ama oldukça kurnaz, bilge ama karşısındakini bilgisiyle ezmeyen, mütevazi, hazır cevap, halk tarafından sevilen, hatta göle maya çalmaya kalkacak kadarda çılgın, komik, sempatik, bizi bize anlatan kıymetli hocamız…

Cennet Fıkrası

Bir gün Padişah, Nasreddin hocaya sormuş;

— Ben öldüğümde cennete mi gideceğim, cehenneme mi?

Hoca, Padişahtan korkmadan;

— Tabii ki cehenneme gideceksiniz.

Öfkeden padişahın sakalı kabarır.

Nasreddin hoca; — Cennete gideceğinizi söylemek isterdim ama Cellatlarınızın öldürdüğü insanlar yüzünden cennete sığamazsınız. O yüzden mecbur cehenneme gideceksiniz.

O bizden biri!… Ya da gerçekten bizden biri miydi?  Nasreddin Hocanın diğer yüzü Ahi Evran kimdi? Mevlana, onu neden öldürtmüştü?

 Bu çok yönlü kişiliğin aldığı eğitim ve o dönem için yaptığı görevler göze alınırsa; aslında bizden biri görünmesinin kendisinin alçak gönüllü karakterinden kaynaklandığını söylememiz gerekir.

Anadolu’nun çeşitli yerlerinde hocalık, katiplik, müderrislik, kadılık ve mahkemelerde bilir kişilik yapmış, yaşadığı dönemin çarpık düzenine yaptığı işlerden dolayı yakından şahit olmuş gerçek bir filozof…

Nerede Kadı Yoksa

Günlerden bir gün Nasreddin Hoca’ya sormuşlar,

“Efendi cehenneme mi girsek daha iyi; yoksa cennete mi?”

Nasreddin Hoca cevap vermiş: – Nerede kadı yoksa oraya girin.

Yani aslında toplumun çok çok üzerinde bir alim…

O dönem hoca ya da alim dediğimiz şahsiyetler günümüzde anlaşıldığı gibi, el etek öptüren sadece Kur’an okuyup ezberleyen insanlar olarak algılanmamalı…

O çağda Konya medeniyetin beşiği konumundadır ve Hocamız medrese eğitimini orada almıştır. Medreselerde öğrenciler yabancı dil, tarih coğrafya, fen bilimleri gibi derslerin yanı sıra bugün bizim gençlerimizden esirgenen okullardan kaldırılan mantık-muhakeme, felsefe gibi insan zihnini sorgulamaya, düşünmeye, araştırmaya iten dersler görülmekteydi.

Aslında Nasreddin Hoca Fıkralarda ki cahil, saf, kurnaz karakterle çokta alakası olmayan gözlemci, dikkatli, sözüne güvenilen, sevilen, saygın, bilge bir kişiliktir. Zekası ile kendisine bizi hayran bırakan efsanevi karakterin fıkralarının en belirgin özelliği kısa ve öz oluşudur.

Bir fıkranın gerçek bir Nasreddin Hoca fıkrası olup olmadığını genellikle uzunluğundan anlamaya çalışırız. (Bende onu anlatırken fıkraları gibi değerli, anlamlı, zekice, derin, manidar ve güldürürken düşündürecek kısa cümleler kurabilmeyi isterdim doğrusu…)

Kim Daha Büyük Fıkrası

Hoca’ya: – “Efendi” demişler, “padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi ?”

– “Çiftçi büyük elbet” demiş

Hoca ve eklemiş; “Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse padişah acından ölür.”

Türk halkını mizah yolu ile eğiten Nasreddin Hocanın toplumu uyandırmak için verdiği emek yüzyıllardır devam etmekte… O dönemde tıpkı bugün olduğu gibi kendi hakkını aramayı bilmeyen, güçlünün altında ezilen, hatta güçlü zannettiklerinin aslında ona muhtaç olduğunu göremeyen, kendisine sunulan hayatın tanrının ona biçtiği kader zanneden topluma, gerçekleri anlatmanın yolunu fıkralardan geçtiğini düşünmüş olmalı…

Özellikle de fıkralarının kısa ve öz oluşu onun dehasını göstermektedir. Sıkıcı uzun konuşmalar olmadan anlatmak istediğini karşı tarafa akılda kalıcı, pratik bir şekilde anlatan hocayı acaba gerçekten anlayabiliyor muyuz? 

Bu Nasıl Ülke Fıkrası

Nasreddin Hoca, bir kış günü köye gitmek için yola çıkar. Her taraf buz tutmuştur. Birden çevresini köpekler sarar. Taş almak için eğilir. Ama hangi taşa el atsıysa bir türlü yerinden kıpırdatamaz. Köpeklere bakarak elini açar:

– Ey Allah’ım bu nasıl ülke? Taşları bağlayıp köpekleri salmışlar.

O her zaman toplumu iyiye doğruya güzel olana yönlendirmeye çalışmıştır.

Son yıllarda ortaya çıkan bazı belgeler Ahi Evren Teşkilatının kurucusunun da Nasrettin Hoca olduğunu bizlere göstermektedir.  Ahi Evren’in ise Mevlana ile olan kavgası zaten bilinmekteydi.

Bu konu ile ilgili linkini bırakacağım  makaleyi de okumanızı tavsiye ediyorum. aydinlik.com.tr/kose-yazilari/

Yılanlar konusunda uzman olduğunu ifade edebilmek için kendisine Ahi Evran denmiş olan, Nasrettin Hocanın kurduğu Ahi Evran Teşkilatı ise Esnaf Dayanışma Teşkilatı’dır. 

Ayrıca Mevlana’nın Nasrettin Hocayı ya da diğer adı ile Ahi Evran’ı öldürtme sebeplerini de yine aşağıya bırakacağım kısa videodan izleyebilirsiniz.  

https://www.youtube.com/watch?v=oDjcKTEUp4w&feature=youtu.be

 

Editör

Siz de fikrinizi söyleyin!