Din,  Toplum

Namazın Zararları

Namazın faydalarını 1400 yıldır anlatıyorlar. Gerçekten kısıtlı da olsa namazın insan vücuduna faydası var; en azından günde 5 defa spor yapmak orta yaş üstü insanları ve özellikle yaşlı kadınları dinç tutar. Bu açıdan bakınca ve namazın icat edilme zamanını düşününce muhteşem bir buluştur bu…

Neden orta yaş üstü kadınlar? Namaz kitlesi genelde kırsal kesim ve köylü kesimidir. Namazın çıktığı yılları dikkate alınca da durum böyledir. Kitle ya çoban ya çiftçi ya da tüccardır. Bu kitlenin erkekleri sürekli hareket halindedir. O zamanlarda erkekler açısından normal hareketler zaten hep yapılmaktaydı. Namaz hareketleri üzerine değer kamıştı. Kadınlar ise evde yatar, çocuk doğurur, yemek yapar, temizlik yapar, çamaşır yıkar, bulaşık yıkar, eve kovalarla su getirir, yerleri ve özellikle kapı önlerini süpürür… Bu kitle için namaz hareketleri mucizevî bir spordur.

Zararları?
Bir insanın namaz kılması için zorunlu hareketler vardır. Günümüz insan yaşamını dikkate alarak yazıyorum. Namaz için ilk önce abdest alınacak. Peki, abdest nerede alınacak? Cami avlusunda ise, abdest alınacak yere oturan, ondan önce orada abdest alan kişi hastalıklı mıydı, temiz miydi, bulaşıcı mıydı, bilinmez. Tehlike büyük.
Abdest öncesi tuvalete gitmek ve taharet yerlerini temizlemek şarttır. Hangi suyla, hangi musluktan, hangi tuvalette? Taharet yapacak kişiden önce orada kim vardı, hasta mıydı, bulaşıcı mıydı, verem miydi, biliniyor mu?

Diyelim mikrop kapmadan taharet yapıldı…
Diyelim mikrop kapmadan abdest de alındı…
Sonra el ve ayak peşkir veya havlu veya mendille silinecek… Her insanın kendi cebinde taşıdığı ve kirli mendil de riskli, kendinden önce herkesin elini ve ayağını sildiği mendil de kirli ve risklidir…
Diyelim bu süreç de sorunsuz atlatıldı…
Namaz evde, bir köşede kılınırsa sorun azdır. Camide kılınan namaz kısmına gelince: Kapı ağzında ayakkabı çıkarmak işi çözmüyor. Senden önce binlerce kez ve binlerce farklı insanın pis, mantarlı veya kokan veya kirli çorabının geldiği yere durup, rükuya gitmek ne büyük risktir!
Dahası, bu rükû anında kafa aşağı burun yukarı geliyor ve insan zoraki soluk alıyor. Bu anda tüm mikroplar beyne kadar anında gidecektir. Yaşlı köylülerin bir yaştan sonra demans hastası olmasına en büyük neden budur.
Diyelim, ayakların geldiği yer temiz ve diyelim virüs, bakteri, mikrop orada bulunmuyor… İmam her namazda bağırır: “Safları sıklaştırın!” Koltuk koltuğa gelinince, yanındaki kişi temiz mi, pis mi, hastalıklı mı, mikroplu mu, mantarlı mı, grip mi, kuduz mu, biliniyor mu?
Bir doktor arkadaşım analiz yapmıştı: Köylülerde en çok görülen hastalıklar şunlardı:
Demans; unutkanlık hastalığı…
Mantar; el, kol ve ayak ve cinsel organlarda…
Egzama; kafa ve kollarda, ayaklarda…
Deri ve cilt hastalıkları; vücutta ve özelikle hatalı gusül nedeniyle tüm vücutta görülmekteydi.

Bu yazdığıma savunma yapılabilir: “Derdi veren Allah, dermanı da verir!” Peki, Allah neden dert versin? Ne gerek var? Ne ihtiyaç var?
“Kader, hayır ve şer Allah’tandır” denilen imanın şartından yola çıkınca, imanlı ama hastalıklı bir birey oluyoruz. Karar sizindir.

Bir yorum

Siz de fikrinizi söyleyin!