Deneme,  Kategorisiz,  Psikoloji,  Sanat,  Toplum

Mr. Robot; Sanal Dünya’da Fight Club!

Dikkat: Bu yazı fena halde spoiler içerdiği için diziyi izleyecek olanlar değil, izlemiş olanlar okusun lütfen.

 Zihninde tasarlayıp imal ettiği babasını, tahammül sınırlarını zorlayan bazı dramatik sebepler yüzünden sahibi olduğu gerçek babasının yerine ikame ederek ( ya da bunu yapmaya mecbur kalarak ) var olan müthiş teknolojik yeteneklerini Mr. Robot ismini verdiği bu baba üzerinden finans kapitali temsil eden büyük ölçekli şirketleri yok etmek için kullanan ve bu sayede de hiçbir şekilde dindiremediği yalnızlığına tutunmaya çalışan yetenekli hacker Elliot Alderson’un zaman zaman bizi coşturan; ancak çoğunlukla da yüreğimizi burkan “kimsesiz” hikayesini izledik Mr.Robot dizisinde.

Gündüzleri bir siber koruma şirketinde sessiz sakin, kendi halinde bir mühendis olarak başarıyla hizmet verirken, geceleri de hiçbir zaman için huzurlu bir aile etrafında bir araya gelemediği çılgın kız kardeşiyle ancak “Fsociety” adını verdikleri son derece popüler bir hacker grubunda bir araya gelebilen ve korkunç yetenekleriyle onlara önderlik yapan Elliot’ın, gerçeklikle kurgu arasında sürekli bocaladığı o sıkıntılı, kaos yüklü zamanlarından çekip alan ya da bir başka ifade ile kurtaran başından hiçbir suretle ayrılmadığı bilgisayarları, cebinden ayırmadığı morfinleri ve karşısından ayrılmadığı psikoloğu olmuştur.

Zaten bu hayati üçlü sayesindedir ki o acı yüklü hatıralarını kendisinin bile ulaşamadığı zihninin kuytu köşelerinde saklamayı bir şekilde başarabilir Elliot. Ancak dizinin son sezonlarına doğru insanın kanını donduran bir gerilim sekansıyla psikoloğu tarafından o “köşe” büyük bir ustalıkla açığa çıkartılır ve Elliot’un yaşamına dair tüm vahşi gerçekler eski bir gazete yığını gibi hem onun hem de biz izleyicilerin önüne bir çırpıda yığılıverir!

 Elliot’ın karıştığı gibi insanın başına uluslararası çapta büyük belalar açabilecek düzeyde ya da önemde olmasa bile benim gibi “çoklu kişilik bozukluğundan” zaman zaman mustarip olup başı dertten bir türlü kurtulmayan tescilli dengesizler açısından oldukça dikkatli takip edilmesi ve her efsane sahnesinden, her öğretici repliğinden kıymetli dersler çıkarılması gereken inanılmaz bir serüvendi Mr. Robot.

Temelini korkunç bir aile trajedisi oluştursa da, bana kalırsa hikayenin ana kolonlarını kullanılan paradan, tüketilen mal ve hizmetlere varıncaya değin vahşi kapitalizmin boyunduruğu altında inim inim inleyen insanoğlunun kadim çaresizliği ile bilişim dünyasının sunduğu akıllara seza imkanlarla bu çaresizliğe karşı direnme çabası oluşturmaktaydı. Bu yönüyle sanal dünyada geçen bir “Fight Club” olarak da nitelendirebiliriz diziyi.

 Elbette dizinin sürücü koltuğunda Elliot karakterine verdiği kusursuz hayat ile insanın sosyal medya şifrelerini gün boyu değiştirmesine sebep olan (!) Mısır kökenli Oscarlı aktör Rami Malek bulunmakta. Hakkını teslim edelim, Elliot’un kız kardeşi Darlene’i canlandıran genç oyuncu Carly Chaikin de bence oldukça tatmin edici bir performans ortaya koyuyor.

 Ancak bütün bu ışıltılı isimlerin ve sergilenen başarılı performansların yanında sektörle yakından ilgilenenlerin çok yakından tanıyacağı üzere Booby Cannavale’nin Irving karakteriyle “psikopatlık” alanında ortaya koyduğu öyle sadistçe, öyle manyakça bir performansı var ki…“Kan dondurucu” bir sakinlikte derdini anlatarak yüreğimizi ve sabrımızı adeta dinlene dinlene duvardan duvara vurmayı başarıyor Cannavale.

 Bilmiyorum farkında mısınız, dizinin ilk bölümlerinde evindeki bakımsız duvarın dibine çökerek “yalnızlığına tutunamadığı zamanlardan nefret ettiğini” haykıran Elliot gibi bizler de yalnızlığımıza, kimsesizliğimize, çaresizliğimize ve umutsuzluğumuza tutunamadığımız zor zamanlardan geçiyor; İslami tandaslı örgütlü bir “Ecorp” düzenin hayatımızın her alanına arsızca sızmasının önüne bir türlü geçemiyoruz.

 Oysa her ihtiyacı olduğunda zihninde yarattığı alternatif bünyelerde huzura yatan Elliot’un aksine, bu toplumun ya da bu toplumu oluşturan bireylerin tek bir “direnme üssü” vardır, o da şu aralar özlemini fazlasıyla duyduğumuz vicdandan, akıldan ve mantıktan oluşan bizatihi kendisidir.

 

Siz de fikrinizi söyleyin!