Deneme,  Din,  Ebeveyn,  Güncel - Aktüalite,  Toplum

Kurban’a Kıydım!

İlk günah; güzelleştirme sanatıyla söylenen aslında ilk cinsel ilişki olan yasak elma. (Tanrı bu hikayeye göre; insanların çoğalmasını istememiş.)

*

İlk kurban İslama göre, Ademoğlundan gelir! Büyük abi olan Kabil kardeşi Habil’i öldürür. Dünyada işlendiğine inanılan ilk günahtır; bir cinayet ve aynı zamanda kurban olayıdır. (Bu olayı iyice okuyup anlamak gerekiyor.)

*

Tarihte antik çağlarda farklı yerlerde, farklı zamanlarda uygulanan birçok farklı kurban ritüeli vardır. Sanki, Tanrıya ne çok verirsen o kadar alırsın düşüncesiyle ya da insanlar yaşadıkları vicdan azaplarından kurtulmak amacıyla bu yönteme yönelmişler.

Şimdiki gibi bilimin, tarihin ve bilginin ışığından çok uzaktaki bu toplumlarda, kabile büyücülerinin geliştirdiği dinsel kültürle toplum yönlendirilmekteydi. Yıldızları, doğa afetlerini açıklamaya çalışan bu hatipler; bazen bakire bazen çocuk ve bazen de hayvan istiyordu. Ne imanlı davranışsa onu kabile büyücüsü karar kılıyordu.

*

İbrahim tam 86 yaşındayken oğlu olursa onu Tanrıya kurban edecekti, 86 yaşında baba olan iktidarlı Yahudi bu bilinen hikayesiyle, önce peygamber oldu ve hala onun açtığı yolda; yüz milyonlarca insan kurban bayramlarında ellerinde satırlarla hayvan kovalamakta. (Zamanımızda 86 yaşında bir adam baba olsa, oğlunun annesine ya da DNA testine bakardık! Ya da derdik ki bir insan evladını öldürecekse neden istemiş!)

(İbrahim’le başlayan kurban ritüeli; artık insanların kurban edilmesi yerine, yalnız hayvanların kurban olmasına sebep oldu. (Her şerde bir hayır var ya, belki ondan!) Tabi ki insan vazgeçmedi insanı kurban etmekten. Cemaatlerdeki tecavüz olaylarında kapatılan davalar, tecavüzcünün haklı sayılması ya da cezadan indirim gibi kolayların dışında; tecavüz olaylarının yaşandığı bilinen yatılı Kuran kurslarında çocukların yakılması bile suç sayılmadı!

Hala çocuklar aileleri tarafından bunca olaya rağmen Ensarlara veriyorlarsa, gönüllü ebeveynler ilk darbelerini çocuklarına kurban olarak indirmiyorlar mı; ki sonrakiler de darbeleriyle tamamlıyorlar ritüellerini!

Siyasal İslamın getirdiği bu çocuk kurban sistemi de içimizde ayrı bir yara olarak kalacaktır.)

*

Günümüze gelirsek eğer, milattan önce 1512’de yazılan Tevrat’ın üzerinden; İncil yazıldı sonrasında Kuran yazıldıktan sonra da hadisler sürekli arttı.

Yıl 2021! Hala hikayelere uzay çağında biat eden milyonlara üzülüyorum.

3533 yıldır aynı hikaye, her kurban bayramının ilk günü ‘İbrahim’ce geçiyor! (Müslüman olmayan Yahudi İbrahim’in izinde toplumun büyük çoğunluğu!)

*

Bugün kurban bayramının ilk günü. O kadar iyi Müslüman bir toplumda yaşıyoruz ki artık kurbanı çoğu et için değerlendiriyor. Malum, et fiyatları arttı ve tarımın engellenmesiyle birlikte hayvancılık da etkilendi. Biz eti bile ithal ediyoruz. Kasaplara gidemez olduk, ki hayatta kalmak için çöpten beslenen nüfusa bakarsak…

Ülkemizde yoksul nüfusu arttıkça, zenginlerin de birkaç maaşı ve dudak uçuklatan meblağları aylık çektikçe; uçurumlar uzuyor… Üstelik o çok zenginler her bayram bir koyun değil, birkaç büyük baş hayvan kesiyorlar! (Yoksullara ya da Tanrıya adanmış hayvan görmüyorum!) Zenginlerin çoğu ise, günümüzde yoksulun halinden anlamıyor. Gösterişe dönüşmüş etli şölenlere tanık olmaktan tiksindim.

Kurbanla bitmiyor üstelik iş, bir de bayram! İşsizliğin arttığı bugünlerde, yoksulluk seviyesinin arşa uzandığı ama Tanrının müdehale etmediği milyonlarca yıldan bir zaman dilimindeyiz.

Kebap dumanının da kokusu yemeyene ayrı ızdırapken, diğer yanda çocuklarına eti aylardır et yediremeyen babalar bir de bayramlık alamazlar. (Küçük yaşlardan birçok çocuk bu sistemle de maalesef, ezilmeye başlar; hatta sistem  boynunu herşeye hep büksün diye zoraki alıştırır da!)

Hayvan kesmeye durumu olan zenginlerin ilettiği etlerse ayrı tartışma konusu! Atılacak yağ, kemik ne varsa vermeye yoksuldan utanmaz! Övünmeye ya da ibadete uymuş gibi Tanrıyı kandırırcasına, güncellenmiş dinde yoksullara da bakmayın et gitmiyor; birazı et görüyorsa o da dedim ya atıklar!

Artık ibadetler, kullar için yapılır oldu!

(Kurban kesenlere bu yazımda bahsettim. Oruç tutanları bir düşünün; susadım, acıktım, akşam gelmedi, (…) şu hastalığımı oruçtan dolayı kazandım. Vs vs vs…

Namaz kılanları düşünelim; camiler boşken otogarda sol şeritte namaz kılanları, otobüste ya da şurada burada….vs! Hepsi alanımızı daraltıp, Tanrı için namaz kılmak yerine, kul için gösteriş ve saygısızlık peşinde. Diyelim ki acil ambulansında bir hasta acilen hastaneye ulaşması gerekiyor. Sol şeritte adam insanların arasında gösteriş peşinde! Bekleyen hasta ölürse! Katil belli değil mi! Peki Tanrı neden o ambulansı ve sol şeritin yapılması için insanın aklına fikir vermiş demez mi bu inançlı, demiyor efendiler demiyor!

İmam ibadeti para karşılığında yaptığı ve memur işini kaybetmemek için mesai sürecinde namaz kılıp oruç tutması gibi.

Ya da kötü insanların çevresine ahlak bekçisi kesilip, ibadetiyle insanlık satması… nice saçmalıkları her mecramda görüyorum, görüyorsunuz…

Ben ibadetin gizli olursa Tanrı tarafından kabul gördüğüne inandırılarak büyütüldüm, beni büyütenler çok haklıymış!

Bu kadar örnekle fikrimi ilettiğimi düşünüyorum.)

*

İhtiyacımız için et tüketmek zorundayız. Bu, maalesef doğanın adaletsizliği. Fakat kurban bayramlarında, hayvanlar gündelik sürecimizdeki kesimin çok üzerinde hayvanların nüfusunu azaltıyor.  Tarım ve hayvancılık bakanın ya da ülke siyasetinin hayvan üreticilerini desteklediği de yok. Günümüzde zaten hiçbir yerde nizam yok! Eskiden sürüsünü gezdiren çobanlara çok rastlar, kuzuları severdik; şimdilerde koyun gibi omurgalı insanların omurgasızca muktedir çoban peşinde şakşakçılığından da çobanların yüzü geç gülecek gibi görünüyor. Koyunlar yüzünden kurban gibi bakılır olduk!

*

Hayvanların yaşamlarına saygı duymuyoruz! Küçük baş hayvanları kümeslerde, fabrikalarda büyütüp; sonra yavrularına el koyup onlardan istifade ediyoruz. Biz sistemden besleniyoruz bu yüzden son cümlemde biz dedim; biz de duruma hayır demiyoruz.

(Marmara Denizi öldü, balıklar ya öldü ya göç etti. Zaten balıklarda avcılıkta da çizgimizi bulamamıştık. Yani üç tarafı denizle sınırı olan bu memlekete ithal balık alınır, fazlası da alınacaktır; biz denizimize, balığımız sahip çıkmazsak emperyalleri güldürür, zengin ederiz!

Dağlardaki ceylanları, geyikleri zevkine avlamak için ihale açan malum kara partinin yönetimde olduğu belediyelerden bir Kahramanmaraş belediyesinde de köpekleri dar alana hapsedip, aç susuz bırakarak; sokaklardan topladıkları kedileri çaresizce yemeye zorladıkları ne haberler okudum.

Olması gereken en önemli husus, hayvanların yaşamlarına saygı duymak diye düşünüyorum. Tavuğun zaten yumurtasını alıyoruz, zaten o hayvancağızı yiyeceğiz; minnetimizi onlara sunmak ve azıcık yaşamlarına saygı duyup yaşadıkları süreçte doğalarına uygun yaşatsak?

Koyunlar, inekler ve diğer bize çok yönlü faydası olan hayvanların kesim için belli bir yaşa varmadan küçük yaşlarda kesilmesi engellense; acaba nüfuslarının biraz artmasına faydamız olur muydu?)

Yoksullar için hayrına kurban kesenlere saygılarımı iletiyorum, yalnız bayramlarda hatırlamayalım yoksul insanlara yardımı. Gün az yiyip dayanışma için ekmeği bölme günü. Bayram mutluluk ektikçe yeşeren merhametiz 

Haftada bir, az miktarda (maddi gücü iyi olanlara yazıyorum) et kullansak; zaten hayatta kalır ve vitaminimizi alırız, fazla et tüketmek zaten atmosfere kadar zarar veriyor.

Hayvanların yaşamlarına saygımızı en azından arttırsak, günahlarımız (öteki dünya için kurban kesenlere sesleniyorum) azalıp kurban kesme ihtiyacı belki de duymazdık.

*

Kanlı bayram olmaz, olursa katliam olur! 

Yerler ise, her sene kan görmezse üstüne hafifler. Temiz olur, mutlu olur, mutlu eder temiz vicdanımızı.

Bu yıl hayvan kesmeyen ve bunu bilinçli bir şekilde karar veren, kalbindeki merhameti ona bayram yaşatmıştır.

Bağışlamak, sahi bağışlanacak mıyız bunca kıyımdan? Hangi kıyılan can hakkını helal eder?

Ya İslam hikayeyse ve ya can almak en korkunç günah ise; ağaç kesenden hayvan öldürene kimse cennetin kapısına el sürmeyi hayal etmesin. (Dilerim, birilerine cehennem vardır!)

*

“Merhamet; Türkçede “acımak, esirgemek, korumak, affetmek, bağışlamak, iyilik, ihsan” karşılıklarıyla bilinen kelime. Bunların dışındaki anlamı ise “kalp inceliği”.”

“Vicdanım rahat değil (…) ve utanç, acıma, tevekkül, hüzün, hüzün, kuşku, isyan karışımı bir şeyler hissediyorum.”

Herkes insan olmak zorunda ve herkes saygı duymak zorunda; sevdiklerinizle mutlu zamanlar diliyorum; ne de olsa bu bayramın tek güzelliği akrabalarla, dostlarla güzel zamanlar geçirmek için de hoş bir fırsat. Yasak elmadan nereye gelmişim… ha hatırladım. Eziliyor insanlar Tanrıcıklar yüzünden!

*

Ezilmiş ve erken büyütülmüş çocuklar her gün aklımdasınız, şefkatle sevgiler gönderiyorum.

Ellerinden çocukları öpemeyen hatta bayramda çocuklarını ziyaret için mezarlarına uğramak zorunda olan ana babalar! Şehit askerlerimizin, öldürülen kızlarımızın ve katledilen aydınlarımızın ana babaların ellerinden şefkatle öpüyorum.

Tüm ülkemizin yarınları için emek veren tüm cesaretli aydınlarımızın ellerinden şefkatle öpüyorum.

En içten sevgi, hürmet ve şefkatle tüm canım arkadaşlarıma herşeyin en iyisini en güzelini diliyor ve 2023 için hepimize asrımızın yıldönümünde muhteşem bir kutlama diliyorum. 

Cumhuriyet giderse geriye Pakistan, Afganistan gibi ülkelerle aynı sistemde olmak var, aman deyim! Çocuklarımıza en güzel yaşamlar için yarınlara Cumhuriyete olan borcumuzu ödeyelim.

Cumhuriyetle Kalın. Mutlu Bayramlar. 

Notlar:

1- Kurban bayramları için dostlarla birlikte işlediğimiz bilgi zinciri olan Tweet başlığını ileterek, kurban ritüelleri hakkında bilgi edinmek isterseniz okumanız dileğiyle.
https://twitter.com/KemalistIlkay/status/1160552623860326400?s=20

2- İnsan Cehaleti ve Hayvan Bilgeliği başlıklı yazımda koyunlarla güruhu kıyaslamış, koyunların bilgeliğini ortaya çıkarmıştım; mizah seviyorsanız eğlenmek için buradan ulaşabilirsiniz.

3- KURBAN KESMEK İBADET MİDİR? yazısında İslami araştırmalarla muhteşem analizler var, okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

4-KURBAN KESMEK, BİR KURAN HÜKMÜ DEĞİLDİR! yazısını da spekülatif anlatımla okumak isteyenlere öneriyorum, yazıyı okumak için buradan ulaşabilirsiniz.

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!