Şiir

Kendini Ara

Geçince adın, dili-dudağı uçukluyor.
Dönüyorsa insanlar, cin çarpmışa;
Kaçıyorsa ağızların tadı, düşüyorsa yüzler hoşnutsuzlukla;
Sen gitmeden, namın erişir erişmez fesatlık, kesatlık, musibetlik, gudubetlik başlıyor.
Dedikodu, ayyuka çıkıyor!
Anmak zorunda kalan senin adının yanı sıra, adeta alışkanlıkla ,şu kelamı da eder oldu:
” Dilim kıçıma, evlerden ırak ola!’, ‘Nakaratları arasında duvara, kapıya, tahtaya…”
Olmadı masaya üç kere vurup,
Boz renge belenen yüzlerine, büzülen çürümüş mürdüm eriğine dönen dudaklarına;
Daha da olmadı, alınlarıyla dizlerine hurafe mirası alışkanlıkla minik sembolik tokatlar vuruyorsa…
Bastığın yerde, ot bitmiyor!
Dalından meyve yediğin, İncir ağacı
Değil sadece; tepeden, daldan, budaktan, yapraktan…
Kökten kuruyup, mevta oluyorsa;
Erler dölden, taze körpe gelinler hamilelikten kesiliyorsa
Dur! Kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin halkta değil,
Zahmet et, lütfet, biraz da kendinde ara.
Kısırlık, bereketsizlik ve hatta yapılan us ve bilim dışı olsa da…,

Kuraklığın sebebi, ziyanın, iflasın, uğursuzluğun odağı sensen,
Siftahsız kepenk kapatıp, karı kediye yükletenlerin hedefleri sen oluyorsan
Küfürde, beddua da adını söylerken dilleri-damakları kuruyor.
Senin yalanlarına ve kömürüne, makarnana, asılsız-astarsız hele hele de …
Desteksiz atıp-tutarak, hayali vaadine kanarak, sana oy atmakla kalmayıp,
Kayığına binip, arkana düşüp, kılıcını sallamakla yetinmeyip
Mezarlardaki atalarının adını bile, seçim yolsuzluğuna alet edip,

Kütüğe geçirmecesine ölüleriyle, dirileriyle
Olmadı zır zır delileri.
Hatta palalı, satırlı, döner bıçaklı, kılıçlı …
Serkeş ve çanakçı, kıç yalayıcı senin deyişinle HAŞHAŞİ YALAKA ve koyun tayfasıyla
UZUN, REİS nidalarıyla, kendilerinden geçerek
Musibet ve illet, zillet deyip, küfürler ettiğin
‘’ – AL ANANI DA, GİT ! ‘’ Demekten utanmadığın, geri durmadığın Makarnaya, kömüre kul edip
Dilenciliği reva görüp, geçim ve seçim kapısı yaptığın milletin
Üç kuruşluk huzuruna da göz dikip, cıngar çıkararak
Göz dağı vermeye ve göz korkutmaya yeltenmekle yetinmeyip
Memlekette dirlik-düzen; ülkede güven, huzur, hak-hukuk, adalet kalmamacasına
Ali kıran baş kesenlikle, göz diktiklerini
İşinden-aşından-ekmeğinden, evinden- barkından…
Hürriyetinden ve hasılı…
Umudundan, mutluluğundan, yarınından ve canından ettiklerini de
” Ya sev, ya terk et ! ” Nida ve naralarıyla
Senin o malum;
” Bitaraf olan, bertaraf olur ! ” tehditlerinle ve aklınca verdiğin göz dağının cesaretlendirmesiyle
” Kılavuzu karga olanın, burnu boktan kurtulmaz! ”
Öz deyişini doğrularcasına, sana biat ve itaat ile
Özgür bireyliği değil, kulluğu, ümmetliği, tebalığı kanıksayan,
Andavallı sülükler ve sünepe aylakçılarla;
Livatacı, sübyancı BADECİLER-BADELİLER tayfasından oluşan,
Bindirilmiş kıta fedailerince, millete kan kusturmuşluğundan gına getiren, garip-gurebanın;
Yaşamak zorunda kaldıkları acı ve zorbalıktan tiksinip, illallah diyerek
Yaka silkip, ister göstermelik demokrasi yalanıyla, seçim hilesiyle
Buda yetmeyince
Acayip fotoğraflarla, şantajla muma çevirdiğin
‘’ TEKERLEK Devlet ’’ Desteğiyle çöreklendiğin milletin tepesinde, tüm mevkii ve makamlarda
Olmayan diploman ve çakma insanlığınla
Aklın sıra AKILLARLA ALAY EDİP;
İnsanları DUMURA UĞRATAN FİYASKO, YALAN, DOLAN VE OLMADI !
Asılsız-astarsız, dahası mesnetsiz SUÇLAMA, HAKARET VE GALİZ KÜFÜRLERİNLE,
ERK GÜCÜYLE İDARESİNİ GASP VE KAYNAKLARINI TALAN, TELEF VE CEBELLEZİ ETTİĞİN şu güzelim ülke de
Bırak insanların, dağın-taşın, hayvanın- ağacın, yeşilin, havanın-suyun senden illallah deyip
İkrah getirip, yaka silkmişliğinde
Çevrendeki DALKAVUKLAR, ŞAKLABANLAR, AKLI KIT AKBİL KEÇİLER
HARAMİ TAYFASI, CELLAT BOZUNTUSU, bir avuç tuzu kuru çıkarcı güruhun
Sana, şirin gözükmeye çalışmasına aldanma, kanma
Bil ki biri seni, sen ülkeyi ve halkı düdükledikçe maymunun gözünü açmışlığında
Ne yapsan FITRATININ VE SURETİNİN UCUBELİĞİNİ fark eden sessiz yığınların artan, eksilmeyen nefreti
HIZLA ve YAYILARAK SITKINI-SITARANI TOPLAMAN ile kendini Fasulyeden nimet
Yada HERGELE DE İMAM EŞEĞİ, olmadı BULUNMAZ HİNT KUMAŞI görsen de kendini, para etmiyor artık eskisi gibi.
“KORKU, DAĞLARI BEKLER” ata sözü “KORKU, UZUNU BEKLER” haline dönüp çıkmışsa halkın ve ulusun dilinde
Var, gerisini sen düşün
Dur! Kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin, halkta değil,
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara,
Artık
” Hamili kart yakınımdır ”, Olmaktan çıkan çıkar ilişkinle
Dün FETOYLA yaşadığın kirli, çıkar ilişki eksenli aşk
Bugün her yanda yolsuzluk, hırsızlık, zulüm, göz dağı ve huzursuzluk olarak
ACI, hatta ZEHİRLİ MEYVELERİNİ VERİR OLDU!
İşgal, kan, göz yaşı ve zulümle bezenen on yedi yılın sonunda
PEZEVENKLER, DÜMBÜKLER, GAVATLAR ORDUSU kurdun,

İktidarında kadın düşmanı dayatma, emrivaki uygulama ve yaklaşımların sayesinde
Haydutları cesaretlendirdin, saldın caniler ordusunu, genç kızların, kadınların üstüne üstüne,
Kanlı zulüm iktidarınızda kadın cinayetleri, ölümleri patladı, dayandı yüzde bin yedi yüz elliye…!
Övünmekten geri durmadığın, o malum İMAM HATİPLİLİĞİNLE icraatınla insanı, insana, kardeşi, kardeşe, erili, dişile düşman ettin…
Ülkeyi peşkeş çekip, halkı ve zenginlikleri eşine-dostuna, ortaklarına, kurda, çakala yem ettin …
DİNDAR VE KİNDAR NESİLLER YETİŞTİRDİN, SALDIN SABİLERİN BAŞINA, BELA DİYE
Düştü, malum İKTİDARINIZDA körpe kızlar, acımasız NAMUS BEZİRGANI, KURTLAR SOFRASINA…!
Sayende, ZİNA suç olmaktan çıktı, HIRSIZLIK MEŞRU, YAVŞAKLIK BAŞ TACI oldu…
Günde, kamuoyuna yansıyan, en az beş-on kadın canımızın katledilişiyle, deliye döndü, gına getirdi millet…!
Buldun, işin kolayını, zırvaladığın yığınla laf salatası yalan-dolanın sonunda…
Çıkarttın ağzındaki baklayı, fikrinin-zikrinin bozukluğunda…
‘’ – MİLLET DEĞİL, İLLETSİNİZ . ’’ Dedin, çıktın garip-guraba halka sonunda…
Bir ata sözü vardır..
” – Ne ŞAM ‘IN şekeri nede, ARABIN yüzü! ”
İşte bu hallerde bıkmacasına usandırıp, bezdirdin sen, insan evladı yurtseverleri…
Ondandır dememiz…
Dur kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin, halkta değil…
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara…
Bilesin ki…
Ağzınla kuş tutsan da, para etmez bundan sonra ..
İki bin yirmi Kasımında, BASKIN SEÇİMLE
Son bir kez, zar atacak, geleceğini ve ülkeyi kumara basacaksın…!
TEKERLEK Devlet, Malum Patlak haliyle, su koyuverip, hava kaçırırsa…!
Evdeki hesabın, çarşıya uymazsa…
Dahası, acısını hala içinde hissettiğin, son YEREL SEÇİM ŞAMARI artarak, patlarsa yüzünde…!
TABANLARI YAĞLAYIP, KİRİŞİ KIRIP, KAÇACAKSIN, ESVELESİNE...!
Kısmetine, Putin’in kucağımı, Arap’ın taşağı mı, Trump’un SÜNGÜSÜ’ mü düşer ?
Orası, şimdilik meçhul olmaya, meçhul hala !
Ben, testi kırılıp, su dökülmeden, iş, işten geçmeden ülke ve insanım hayrına ve adına, seni uyararak…
Sana, Süngülerle ilgili minik bir hatırlatma yaparak, söyleyeyim gerçeği, şimdiden…
Ünlü Fransız diplomat Talleyrand’ ın meşhur sözüyle…
” – Süngülerle çok şey yapabilirsiniz ama üstüne oturamazsınız.”
Sen, sen ol kulak ver halka, onları İLLET görsen de dinlemende yarar vardır ….
Her dediğinde bir hikmet ve imdadına yetişecek çözüm ve çare vardır ..
Şimdiden diyeyim sana, Güvenme el oğluna, Süngüleri
kaçmasın kıçına, dayanıverir maazallah, Gırtlağına …
Ne şehit, ne gazi hallerinde gidersin, bok yoluna …
Demiş doğruyu el oğlu daha başta, üstelik te, ulu orta …
Büyüyünce nefret ve tiksinti, adın düşer, kubura …
Gel, gör ki bu süreçte diyet öder …
” – Akılsız kafanın cezasını, sadece ayaklar değil, çeker çocuklarda! ”
Sözünün, hayatın gerçeğinde defalarca doğrulanmışlığında…
Ne acı ve gerçek ki, en ağır diyeti gelecek nesiller öder, sonunda…
Gerçeğinin doğruluğunda, öder bedeli, çeker ceremeyi, yapar, yapacağını…
Zorla sevginin ve güzelliğin hele ki de, zoraki aşkın olmamış ve yürümemişliğinde…
Tiksinir ve yaka silker oldu halk senden ve tayfandan, güruhundan, bu on yedi yılın sonun da…
Ondandır, gerçeğe sırt dönüp, doğruya kulak tıkamakta ısrar ve inat etsen de, söyleyip, uyarmayı sürdürmemiz…
Hayrınadır…
Dur, kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin halkta değil…
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara…
Dememiz…
Sen, sen ol, asla unutma…
EMANET ATA BİNEN TEZ İNER, ATLA ve SAHİBİYLE İNATLAŞIRSA
Başına gelip, yaşayarak görüp, öğrendiğin, tecrübe ettiğin gibi, ATTAN DÜŞER….
Ha, bu arada malum dur ,
KIÇIYLA İNATLAŞAN DONUNA EDER…
Kalmasa da kulağında, küpede yapmasan da kulağına, dedim diyeceğimi insanlık, gerçeklik ve içtenlikle, sana ..
Süngüler kaçmadan bir yanına, iş, işten geçmeden düşün…
Dur, kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin halkta değil…
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara…

Hatayı, kusuru bir yolda, kendin de ara…
Kendin de ara …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

12 / 12 / 2019, Saat ; 22_22

Siz de fikrinizi söyleyin!