Biyografi

Jeremy Bentham

Bentham politik ve sosyal alanlarda reformlar uğruna çalışan biriydi. Faydacı sistemi, hayatta ve politikada yaptığımız her şeyin bir faydamaliyet analizine tabi tutulmasını öngörüyordu. Bu inancı düzenli olarak yaylım ateşine tutulur.

Londra’da doğan ve Oxford’da hukuk okuyan Bentham, hukukçuluk yapmak yerine o sırada hâkim olan muhafazakâr hukuk geleneğine meydan okuyarak hukukun faydacılık olarak nitelediği yaklaşım temelinde, radikal biçimde yeniden düzenlenmesi için çaba gösterdi. Düşüncesinin öncülü, hepimizin doğanın güçlü efendileri olan haz ve acıya tabi olduğumuz ve doğal olarak ilkini elde etmek, İkincisinden ise kaçınmak için çaba gösterdiğimizdir.

Muhafazakâr düşünce hem hukukun uygulanmasında ve anayasa meselelerinde hem de iyi yaşama arayışında geleneğin ve buradan hareketle geleneksel bilgeliğin rolünü önemsiyordu. Daha önceki bir hukuk teorisyeni olan Blacksto-ne’a göre, haklar doğaldı ve geçmişten gelen ve evrilen yasal biçimlerde yer alıyordu. Haklar “karnavalda değnekle yürüyen saçmalıklardır” diye isyan ediyordu Bentham.

Ona göre her türlü hak yasalardan kaynaklanıyordu, yani doğal olamazdı. Hayatın bütün yönlerine iyinin kötü ile, hazzın acı ile karşılıklı tartıldığı bir faydacı hesap uygulanabilirdi. Daha önceki birçok filozof hareketlerimizin saiki olarak hazzın rolünü teslim etmekle birlikte, muhtemelen Bentham’m psikolojik varsayımlarının gözle görülen darlığını reddederlerdi.

Önüne gelen her şeyi eşitleyen Bentham, daha yüksek bir iyinin var olabileceğini reddediyordu. Bilardonun oynayana aynı hazzı verdiği takdirde, şiir kadar iyi bir şey olduğuna dair beyanı ünlüdür. Ondan sonra gelen (daha az eşitlikçi) faydacılar, onun eleştirisini daha “yüksek” arayışlara daha büyük bir ağırlık vermeyi olanaklı kılacak biçimde ayarlamaya yöneleceklerdi.

Bu da daha ayakları yerde bir faydacı hesap yöntemini tercih edenleri dizginleyecekti. Bentham “mutluluk aritmetiği”ni insanların dışındaki hayvanlar âlemine de uyguluyordu: Sorulacak soru, “Akıl yürütebilirler mi?” veya “Konuşabilirler mi?” değildir, “Acı çekebilirler mi?”dir (Bentham, Intro-duetion to the Principles of Morals and Legîslation). Bentham’ın eleştirileri Britanya’da devletin ve izlediği politikaların reformlara tabi tutulmasında çok etkili olmuştur.

Bentham hukuku yeniden kodlaştırma fikrinden büyük heyecan duyuyor, bunu “kendi başıma oynayabileceğim küçük bir oyun” olarak görüyordu. Destekçileri onu Britanya’da 19. yüzyıl başlarında yapılan sosyal ve politik reformların kaynağı gibi görürler, ama çoğu zaman olduğu gibi, tarih daha karmaşıktır.

Bentham insanların başka insanlardan korunması uğruna devlet müdahalesini asgaride tutmayı tercih ederken, aralarında John Stuart Milp’in de olduğu izleyicileri, “en yüksek sayıda insanın en büyük iyiliği” düsturunu izleyerek aktif müdahale taraflısı oldular. Bu düsturda epeyce sorun saklıdır. Filozof sorar: “iyi” olan nasıl kararlaştırılacaktır, “en yüksek sayı” kimlerden oluşacaktır? Mesele insanların tercihlerini toplamaktan mı ibarettir? Ya bunlar birbirleriyle kıyaslanamaz büyüklüklerse? O zaman kapımızda hiçbir yere çıkmayan bir yol var demektir. Garip bir biçimde, Bentham’ın muhafaza edilmiş kadavrası University College’da toplantılar için beklemektedir.

Kaynak: Alexander Moseley, Felsefe.

Siz de fikrinizi söyleyin!