Biyografi,  Deneme,  Kitaplar,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

İsmet İnönü İtiraf Ediyor

Değerli Dostlar,
TONGUÇ BABA yazı dizisinin Beşinci Bölümünü sunuyorum. Diğer yazılarımı takip için bloğuma buradan ulaşabilirsiniz.

Büyük bir devrim girişimi olan Köy Enstitülerinin kimler tarafından kapatılmış olduğu günümüze kadar hep tartışıldı.

Milli Şef yanlısı CHP’liler, suçu Demokrat Parti iktidarına (1950-1960) ve o dönemin başbakanı Adnan Menderes’e yüklediler.

Günümüz CHP’lilerinin çok büyük bir bölümü, yani kendilerini Atatürkçü olarak niteleyenler geçmişleriyle, özellikle de İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı dönemiyle (Kasım 1938- Mayıs 1950) yüzleşme cesaret ve dürüstlüğünü gösteremediler.

Geçmişle yüzleşemeyenler bugünü anlayamazlar, geleceğe de özgür akıl ve mantıkla bakamazlar.

Şimdi aşağıda, İsmet Paşa’nın itiraflarını okuyacaksınız.
Doğruluğu tartışılamayacak bu itiraflardan sonra da gerçeklerle yüzleşmekten kaçanlar olacaktır, ancak onları artık kimse umursamayacaktır…

İSMET PAŞA GÜNAH ÇIKARIYOR

İsmet İnönü’nün bağımsız milletvekillerinin desteğiyle güven oyu aldığı azınlık hükümeti, 25 Aralık 1963-20 Şubat 1965 sürecinde iktidarda kaldı.

İsmet İnönü’nün yakın çevresinde bulunan Muammer Erten, Başbakan İsmet İnönü’nün bu hükümetinde Sanayi Bakanı oldu. Üç dönem CHP Manisa milletvekilliği de yapan Muammer Erten, 1964 yılında İsmet İnönü’yle uzunca bir söyleşide bulunur. Söyleşinin konusu, Köy Enstitüleridir.
İşte, bu söyleşiyi aşağıda bulacaksınız:

Muammer Erten:
– “Paşam, bu Köy Enstitülerinin kapanması olayı nasıl oldu ? Siz bu kurumları çok seviyordunuz, ama sonradan siz, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’le, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’u görevlerinden alıp değiştirince enstitülerin hızı kesildi, nasıl oldu bu?”
İsmet İnönü:
– “Köy Enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem. Bir babanın evladını kaybetmesinden duyduğu acı gibi duyarım, ama herkes zanneder ki Hasan Ali Yücel’i, Tonguç’u isteyerek değiştirdim; Köy Enstitülerinin kapanmasına neden oldum diye benim hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm vardır; aslında o zaman bir sürü olaylar oldu. Kurultaylarda Enstitüler aleyhine bir cereyan başladı. Ben bunların doğru olmadığını yerine giderek tespit ettim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledi. Grubun büyük çoğunluğu Köy Enstitülerinin aleyhine döndü. Bakanlar içinde Köy Enstitülerine karşı vaziyet alanlar çoğaldı. En çok da bu konuda Köy Enstitülerinden şikayet edilenlerin başında Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç hedef alınıyordu. O sırada ordudan, rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak’tan, o Genelkurmay Başkanlığından ayrılmadan önce, yoğun şikayetler başladı. Mareşal, “ Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın ? ” diye soruyordu. Mareşal bunu adeta bir mesele haline getirmişti. Köy Enstitüleri etrafında bu çok yoğunlaştı.
Şimdi sana önemli bir şey söyleyeceğim: Herkes benim zayıflığım gibi görür, ama benim gücümdür aslında; mesela ben Köy Enstitüsü fikrine inanmışımdır. İnanmış bir insan, sonuna kadar bunu yürütür; idealizmde, felsefede bu böyledir, ama ben politikacıyım, uygulayıcıyım. Ben gücüme göre gücümün var olduğu yerde, gücümü gösterebilirim. Ben dâhi değilim, gücümle, tecrübemle memleket menfaatlerini en üst seviyede tutarak meselelere çözüm bulurum. Ben gücümün bittiği yerde bir politikacı, bir tecrübe sahibi bir insan olarak bir noktada, onu gelecekte tekrar uygulamak üzere bir noktada durdururum. Bu, aslında benim gücümdür. Çünkü artık gücümü kaybettiğim noktada, “Ben bu işi yürüteceğim !” diye yürüdüğüm zaman, artık tamamıyla yok olma durumu vardır; ben gücümün bittiği yerde, her şeye rağmen, yok olucu bir harekete yönelmem. Orada dururum. Zaman, benim için önemli bir faktördür; zaman içinde imkanlar gelir önüme, bir noktada bıraktığım fikrimi yeniden uygularım. Değişen zaman içinde de bana yeni fikirler gelmemiş, o fikrin doğruluğu bende bir kanaat olarak devam ediyorsa, onu yeniden uygularım. Köy Enstitüleri meselesi de böyle olmuştur.
Benim gücüm o zaman nereden geliyordu ? Partiden, Parti Meclis Grubundan, gücümü ben buradan alıyordum. Bu konuda bütün organlarda gücümü kaybetmişim. Ordunun üst kademesinde de huzursuzluk başlamış. Onun için bir süre en çok bu konuda saldırıya uğrayan, Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç’u onların da gönlünü alarak bir süre için bu şimşekleri bu olay üzerinden uzaklaştırmak istedim. Fakat sonradan demokratik hareketleri de başlatınca, olaylar öyle gelişti ki kendi cereyanında yürüdü ve bir an geldi ki artık Köy Enstitülerini, eski gücüyle, eski ruhuyla devam ettirmek olanakları benim elimden çıktı.”

(Kaynak: “Topraktan Parlamentoya – Muammer Erten” Derleyen Doç. Dr. Hakkı Uyar – Boyut Yayınları, 06.01.2011, sayfa: 271)

TONGUÇ’UN İSMET İNÖNÜ DEĞERLENDİRMESİ

İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün Anadolu’da yaptığı gezilerin çoğunda beraber olmuştur.
Tonguç, Cumhurbaşkanı İsmet Paşa ile birlikte Köy Enstitülerinin çoğunu birlikte gezmiştir.

Cumhurbaşkanı İsmet Paşa, Köşk’te verdiği yemeklere Tonguç’u sık sık davet etmiş, sürekli onun görüşlerini almıştır.

İsmet Paşa, verdiği hizmetlerden dolayı Tonguç’a yazılı olarak teşekkür etmiştir.

Kısacası, Tonguç, İsmet Paşa’yı çok iyi tanıyan birkaç kişiden biridir.

Tonguç, İsmet Paşa’yı şöyle değerlendirmiştir:

“Onun için politika her şeydir. Politikasız yaşayamaz.
Politikada kalmak için her gerekeni yapar.”

(Kaynak: “Tonguç Baba-Ülkeyi Kucaklayan Adam, Mehmet CİMİ, 1988 Yılı Düşün ve Sanat Ödülü, KaNes Yayınları, 2015, Birinci Basım, İstanbul, sayfa 267).

Değerli Dostlar,
Bu çok önemli konuyu yazmayı sürdüreceğim. Anlatacak daha çok şey var…

Yılmaz Dikbaş
22 Aralık 2020, Salı
0532 231 33 52

Siz de fikrinizi söyleyin!