Bilim,  Biyografi,  Deneme,  Ebeveyn,  Kitaplar,  Sağlık,  Toplum

Doğan Cüceloğlu ve Psikolog Olmak

1938 Yılında Mersin’in Silifke ilçesinde ailenin 11. çocuğu olarak dünyaya gözünü açan Prof.Dr. Doğan CÜCELOĞLU ilkokul, ortaokul ve lise öğreniminin ardından İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. Mezuniyetinin akabinde Ankara Atatürk Lisesi edebiyat öğretmeni Cahit Okurer’in kendisine yönelttiği ”Bilim adamı olmak istemez misin?” sorusunun etkisiyle aklında yer eden bilim insanı olma isteğiyle Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya Eyaleti Illinois Üniversitesi’nde iletişim psikolojisi alanında doktorasını tamamlayarak bilim dünyasına giriş yapmıştır.

Kısa bir süre sonra Emily ile tanışarak evlenenen Cüceloğlu  Ayşen, Elif ve Timur adında üç evlat sahibi olmuştur. Bu süreçte ilk kitabı ‘’İnsan İnsana’’ adlı eserini yazmıştır. 1996 Yılında Türkiye’ye dönerek, ülkenin birçok üniversitesinde akademisyen olarak çalışmıştır. Ayrıca öğretmeninden öğrencisine, anne- babadan çocuğa , iş adamlarından çalışanlara dek geniş kitlelere yönelik seminerler, konferanslar ve atölyeler düzenlemiştir.

Yaptığı tüm bu çalışmalarda insanlara, psikoloji lisansı ve yüksek ihtisası sırasında edindiği bilimsel bilgileri ve uygulamaları etik değerler ile bir araya getirerek hizmet etmiş ve Türk Psikologlar Derneğinin kurucularından biri olarak Türkiye’deki psikolog meslek grubunun gelişmesi için çaba sarf etmiştir.

Yaşamı boyunca birçok psikolog yetiştirmiş ve ‘Psikolog nasıl olunur?’ sorusunu kendilerince sorgulayan ve araştıran öğrencilere fikirleri ve davranışlarıyla yol göstermiştir. Onun izinden giden psikoloji lisans bölümü öğrencileri daha eğitim hayatlarının başında etik ilkelerle meslek hayatlarının çerçevesini çizme fırsatı bulmuşlardır.

Bu çerçevede Türkiye’deki psikoloji öğrencileri lisans eğitimleri süresince psikopatoloji, klinik psikoloji, psikoterapi, nöropsikoloji ve ilgili sağlık hizmetleri derslerini alarak sağlık lisansiyeri statüsünde psikoloji lisans programından mezun olurlar. Bu süreçte üniversite bünyesinde sosyal faaliyetler yürütürler ve öğrenci kulüplerinde aktif rol alırlar. Aynı zamanda bilimsel kongrelere, seminerlere, konferanslara katılarak mesleki birikimlerine katkıda bulunurlar.

Sağlık lisansiyeri olarak mezun olan psikologlar Hakkari’den İzmir’e, Sinop’tan Hatay’a Türkiye’nin her yerinde halka psikolojik hizmetleri sunmak için aldıkları eğitimin ışığında fedakarca ve cefakarca mesleklerini icra ederler. Psikolojik hizmetleri yürüten psikologlara erişmesiyle insanlar eğitim, iş, sosyal ilişkiler, kariyer ve daha birçok alanda hayat standartlarını yükseltme imkanı bulurlar.

Psikologlar meslek hayatlarını icra ederlerken aynı zamanda sürekli kendilerini yabancı dil ve akademik olarak geliştirme  gayreti içerisindedirler.

Akademik anlamda psikologlara geniş imkanlar sunan psikoloji biliminin 56 alt alanından klinik psikoloji Türkiye’deki psikologlar arasında rağbet görmektedir bunun yanında nöropsikoloji, endüstri ve örgüt psikolojisi, spor psikolojisi, havacılık  ve uzay psikolojisi (HUP) gibi alt alanlar da son zamanlarda gelişerek psikologların yöneldiği uzmanlık alanları olmaya başlamıştır. Psikologlar bu uzmanlıklara sahip olmak için psikoloji lisansı üzerine ilgili alanda 2 yıllık bir yüksek lisans eğitimi süreci geçirmektedirler. Psikologlar bu uzmanlık alanlarının yüksek lisans programlarına hem devlet  hem de vakıf üniversitelerinde erişme imkanı bulurlar.

Türkiye’deki psikologlar, eğitimini aldıkları psikoloji bölümünün gelişmesini her zaman önemserler ve alanın eğitim kalitesinin önüne çıkan engelleri de bertaraf etmeye gayret gösterirler. Buna en güzel örnek yakın zamanda gelişen psikoloji bölümünün de açıköğretim bünyesine dahil edilme girişiminin karşısında durmaları olmuştur.

Bu süreçte psikoloji öğrencileri, psikoloji mezunları, akademisyenler ve sahada çalışan psikologlar Türk Psikologlar Derneği önderliğinde etik değerlere bağlı kalarak psikoloji eğitiminin kalitesini korumak ve halkın psikolojik sağlığının zarar görmesini engellemek için psikolojinin açıköğretime alınmasının doğru ve bilimsel bir karar olmadığını gerekçeleriyle birlikte halka ve ilgili kişilere anlatmış, sosyal medya üzerinden kamuoyu oluşturmuş, hukuki yolları kullanarak bu süreci profesyonel bir şekilde yürüterek psikolojiyi açıköğretimden çıkarmayı başarmıştır. Bu başarı açıköğretim bünyesinde eğitimi verilen çocuk gelişimi, sosyal hizmet, sosyoloji gibi diğer bölümler için emsal teşkil etmiş ve o bölümleri de harekete geçirmiştir.

Görüldüğü üzere Doğan Cüceloğlu gibi pek çok psikolog, hem insanların hayatlarına katkıda bulunarak halka en iyi psikolojik hizmeti sunmak hem de psikoloji eğitim kalitesini korumak ve geliştirmek için kuvvetli bir çaba sarf etmektedir.

Yazıyı bitirirken sayın Doğan Cüceloğlu’na Allah’tan rahmet ailesine ve psikoloji camiasına baş sağlığı diliyorum.

Uzman Klinik Psikolog

Siz de fikrinizi söyleyin!