Deneme,  Edebiyat,  Tartışma,  Toplum

CHE ile ARAMIZDAKİ

(İlk yazımla sizleri ve Gündem Arşivi’ni selamlıyorum yeryüzü selamı ile…)

Che’yi nerden tanıyor olabilirim? Bizim Denizlerle ilişkisi ne? Anlına konan yıldız küçükken peşinden koşturduğum yıldız mı yoksa?

Toprakları ellerinden alınan Latin Amerika köylüleri geçiyor gözlerimin önünden… Gözlerimin önünden iki Tıbbiyeli delikanlı motosikletleriyle…

Başka türlü bir dünya büyüyor önlerinde. Aşktan, barıştan ve sevgiden bir dünya… Rengini maviye boyuyor ırmaklar, denizler rengini maviye…

Aşk olsun size çocuklar…

Uçarı bir bulut önce asılı kalıyor gökte, sonra da sarkıyor ağaç dallarına. O bulutu bir uçurumla sevişirken bulduğumda şiir diye bağırıyorum. Sesimi duyuracağım kimse yok ortalıkta…

Ezilenlerin sesine karıyorum gülüşlerimi, şaşkınlığımı, umutlarımı, telaşımı, heyecanımı… Bakıyorum kalbim bir ırmaktan daha hızlı…

Bizim Denizler olmalı aşkça, toprakça, suca konuşuyorlar aralarında. “Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” diyorlar…Galiba akrabalıkları buradan başlıyor Çhe ile…

“Su zehirli, hava kirli…Yetişemezsek dünya çürüyecek” diyor biri. Yağmalanmış sahilleri işaret ediyor, yanan ormanları, yakılan kasabaları, köyleri… Ve açıyor kalbini o sırada; kalbinde Che’nin alnında kanayan yıldızın aynısı.

Kendimi o birine benzetiyorum birden. Nasıl bir yanılgı!

İtiraz edenler dolup taşıyor meydanlarda. Meydanlarda “başka bir dünya mümkündür” çığlıkları…

Gökyüzü derin, denizler bulutlu, toprak sakin ve serin…

Bir mümküne teyellemeye çalışıyorum kendimi… Aşka, özgürlüğe… İnsanın insana eziyet etmediği bir dünyaya. Nerde bir haramiler saltanatı var yerle bir edildiği bir dünyaya…

Bir dergide altını çizdiğim; “Başka gezegenlerde / hayat var mı diye merak ederiz, /sanki bu gezegende / yaşamayı becerebilmişiz gibi” sözü gücüne gitmiş olmalı diye düşünüyorum Che’nin yattığım yerde. Ve de yaşanır, adil, demokratik bir dünya için vicdan biriktirmiş olduğunu, motosiklet sırtında dolaşırken bir baştan bir başa Latin Amerika’yı…

Nerden düşüyorsa “Dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, herkesin hırsına yetecek kadarını değil” sözleri düşüyor altını çizdiğim bu sözlerin yanına… Yaşasın diyorum sözcüklerin kardeşliği bu işte.

Böylece dünyayla aramda bir yakınlık başlıyor. Che ile akrabalığımız belki de… Güneyde, kuzeyde; fabrikalarda ve tarlalarda bunların yankılandığını anımsıyorum. Dünyanın güzelleşeceğine dair bir sevinçtir doluyor içime…

Evet, evet küçükken peşinden koştuğum yıldız olmalı Che’nin alnındaki yıldız… Sabah, ağaçlar, deniz ve güneş…Günaydın dünya!

Müthiş bir açlık hissediyorum. Aç karınla şiir okumanın baskın çıktığını anlıyorum bedenimde. Vaktiyle bir dergiye kapak olmuş şu şiirimi okuyorum pencereme sürtünen rüzgâra doğru:



Daha büyük bir güç

Elde etme peşindeydi

Che,

Don Kişot’la buluşabilse…

Yoksa kim tutabilirdi onu

Kim

Koşarken imkansıza…

Hayrettin Geçkin

Siz de fikrinizi söyleyin!