Deneme,  Sanat,  Toplum

Bu Ülkeyi Örnek Davranışlar Kurtaracak

Her zaman http://@KemalistIlkay Twitter hesabımda okurlara seslenirken kullandığım tabirlerden birisini, az önce başlıkta okudunuz.

Bu ülkeyi Örnek Davranışlar Kurtaracak, diye başlarken söze, aslında bugün dinlediğim şarkıların etkisiyle bir yazı yazmaya karar verdim. Çok sevdiğim şarkılardan birisi ile kimsesiz çocuklar için insana duyarlılık ve sağduyuyu topluma aşılama maksadıyla söz yazarının yazdığını anlıyorsunuz ya da anlamak da yalnızım. Yıl 1979, şarkısının sözlerini ekleyerek başlayayım; söz, müzik ve seslendirme Erol Büyükgönenç’e ait.

Dışarda Kar Yağıyor (Yıl 1979)

Hava çelik bir ustura gibi
Dışarda kar yağıyor
Zemherinin en acımasız günleri
Dışarda kar yağıyor
Öyle masallardaki gibi incecikten
Ya da lapa lapa değil
Döne döne
Buram buram
Dışarda kar yağıyor
Hava ustura gibi soğuk
Minicik elleriyle
Üşümüş ayaklarını ovuşturan çocuk
Geceleyin araba vapurunda ürkek gözlerle
Biletçiyi kolluyor
Dışarda kar yağıyor
Morarmış ellerini
Isıtmaya yetmiyor nefesi
Kimi kimsesi
Gidecek bir yeri yok
Dışarda kar yağıyor
Sırtında paltosu yok
Dışarda kar yağıyor
Ayağında pabucu yok
Dışarda kar yağıyor
Hava soğuk çok soğuk çok
Gün yılın bir çocuk günü olabilir
Yıl dünya çocuk yılı olabilir
Onun bunlardan haberi yok
Üşümüş acıkmış
Sıcacık bir çörek gibi güneşi düşlüyor
Sevilmemiş
Bilinmemiş
Unutulmuş
Dışarda kar yağıyor”

Bu şarkıyı yıllardır ara ara dinlerim, her dinlediğimde sanatçımıza içimden bir teşekkür ederek. Bu şarkının popüler olduğu zamanları düşünüyorum, hafif pop müziğin zirve olduğu o bir zamanları. O dönem, insanlık abidesi Türk filmlerimizdeki roller ve konuların mesajı. İyiliği tembih eden ve hep iyilerin kazanacağına inandıran dolu dolu mesajlar geliyor aklıma. O zamanlar, bu zamanlardan eğer daha iyi insan olmamızı sağlamışsa; burada sanatçılarımızın topluma etkisi ve sanatçılarımızın önemini hatırlatıyorum.

Bir başka beni etkileyen sanatçının ta dünyanın diğer ucundan Elvis Presley’in In The Ghetto’nun sözleriyle şimdi sizleri baş başa bırakıyorum.

Bir Varoşta (In The Ghetto)

Soğuk ve gri bir Chicago sabahında karlar uçuşurken
Bir varoşta
Zavallı, küçük bir bebek doğdu
Ve annesi ağladı.
Çünkü ihtiyacı olmayan tek bir şey varsa
O da beslenecek başka bir aç boğazdı,
Bir varoşta..

Anlamıyor musunuz?
Çocuğun bir yardım eline ihtiyacı var
Yoksa, bir gün asabi bir delikanlı olacak
Elimizi vicdanımıza koyalım!
Göremeyecek kadar kör müyüz?
Sadece başımızı çeviriyoruz.
Dünya dönüyor,
Ve burnu akan, aç, küçük bir çocuk
Soğuk bir rüzgarın estiği sokakta oynuyor,
Bir varoşta..

Ve o, çok aç.
Bu yüzden gece vakti sokaklarda gezmeye başlıyor,
Ve çalmayı öğreniyor,
Ve dövüşmeyi öğreniyor,
Bir varoşta..

Sonra bir gece,
Umutsuzluk içinde, evden kaçıyor,
Bir silah alıyor, bir araba çalıyor, kaçmaya çalışıyor.
Fakat fazla uzaklaşamıyor..
Ve annesi ağlıyor.

Elinde silahla yüzükoyun yerde yatarken
Asabi delikanlının etrafında bir kalabalık toplanıyor,
Bir varoşta..
Genç oğlu öldüğünde,
Soğuk, gri bir Chicago sabahında
Yeni bir bebek doğuyor,
Bir varoşta..
Ve annesi ağlıyor,
Bir varoşta..”

Burada çok farklı bir pencere var, varoşlarda büyüyenlere çizilmiş kader gibi. Benzer hayatlara sahip büyük trajediler ortaya konulmuş ve sürekli aynı şekilde fakirlerin boşa geçmiş ömürlerinden kısa bir kesit örneği. Bazılarına hiç yaşama fırsatı verilmediğini ve hiç yaşamamış gibi, tarihten bir sürü insan geçiyor, hepsi kayıtsız olmaya mahkumcasına.

Küresel ısınmanın etkisini bu yıl fazlasıyla yaşadık ve kış gelecek diye sevinemiyorum. Kış geliyor, ülkem insanı maalesef ekonominin çökmesi ve büyük muhafazakarların zenginliklerine zenginlik katmak için halkı ezdiği ve ezmeye devam ettiği, yarınlara endişem çok artıyor. Her geçen kış bir öncekinden çetin geçtiği gibi, devam edecek… Evsizlerin arttığı, doğal gazın pahalı olduğu bu zamanda; yoksullar ve kimsesizler milletvekillerinin mecliste teferruatı olduğuna maalesef de tanık olmuyorum. İnsanlar çöplerin etrafında sefaletle donacak. Belki kurtuluşları olacak, belki yaşamak için direnen insanların yaşama vedaları. Her ölüm erken ölüm olurken, hiç yaşamadan ölecek bazıları için daha korkunç bir durum var mıdır? Umudum azalıyor.

Bir kişiye yardım etmek, yarın bir başkası için de çok zor haller olacak. Bir gün en yardımseverin bile yardım etmeye gücü olmayabilecek, günler kapı da bekliyor.

Ve maalesef bu yaşadığımız ve yaşayacağımız yarınlar kaderimiz değildi; ama diğer yandan seçimlerimizin ürünüyüz.

Herkesin sıcak yuvası, herkesin bir maaş zenginliği ve herkesin aşlı yarını olsun. Başkaları için maalesef hep üzüleceğiz, fakat insan olmak ve yine de yapabileceklerimizi yapmak kaderimiz olsun efendiler.

Bir tabak yemek, bir ekmek, eski bir battaniye ya da yorgan verebiliriz; ayrıca Diyanet’in de kışın camilere evsizleri alacak şekilde düzenleme yapmasını, alternatif olmasını ümit ediyorum. Bu ülke de her kurum ve her birey önek olmaya çalışırsa, daha mutlu olmaya ulaşabiliriz.

Not: Bu yazıya kışın donarak ölen evsizlerden hiçbirini yazı fotoğrafı olarak seçemedim, çünkü birilerinin hala kimsesizler kimileri ve acılarını tazelemek bana yakışmazdı.

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!