Psikoloji,  Toplum

Borderline Olarak Gelme!

Diğer kişilik bozukluklardan en çok çevremde, bire bir muhatap olduğum borderline hastalarından yoruldum. Mutsuz ve huzursuz olan bu karakterlerin en belirgin özellikleri yıkıcı olmaları. Bana göre, ruhsal vampir hastalar.

Gereksiz yerler de çok gezer, saçma cinsel ilişkileri, saçma (bağımlı olmadan) madde kullanımları, çok uçlarda kutuplaşmalar, gereksiz riskler, gereksiz harcamalar görülebilirken; gerçekle atağa (temasa) geçtiklerinde paronaya (mantıksız hareketleri bu yaşadıkları paronayalardan açıklanabilir) başlayabiliyor.

Umursamazlık hat safhada! Tutarsız ve agresifler! Bu narsist hastalar, her zaman yılmadan ve dimdik karşımız da durabiliyorlar. Karşılarındaki herkese alaycı ve aşağılayıcı olabilirken, yıpratabildikleri kadar yıpratabilirler ve her şeyi yapabileceklerine inanırlar ve bu tarz yanlış müdehaleleri kendilerinin hakkı olarak görürler, üstelik nefret ve sevgi duyguları anlık değişir ve çelişirler. Aynı zamanda; neşeliyken bir an da sinirlenebilir olmaları.

Genellikle gergin ve hep haklılar! Her zaman karşı tarafı manipüle ederler ve öyle bir noktaya getirirler ki duygusal noktalarda yıprattıkları için en yakınları idare etmek zorunda kalabiliyorlar. Sadakat duyguları zayıftır. Dikkat çekmeyi severler ve bu konuda çok iyiler. Terkedilme korkusu çok yaşadıklarından fazlaca hayatlarında ilişkileri olur. Umutsuz ve kuşkucudurlar. Bulundukları gerçeği göremiyorlar.

Karşılarındakine istediklerini yaptırmak için her türlü yolu dener ve tehtid ederler, bu tehditlerin arasında intihar söylemlerine kadar olur. Yaşamdan soğutma gibi karşılarını tüketirler. Kronik depresyon yaşıyor bu hastalar ve hep bir boşluktalar. Bu boşluklar da ise, hep iyi hissetmeye odaklandıkları gibi hiç kendilerini tanımaya odaklanmazlar. Dirençli uyku bozuklukları da yaşarlar…

İnsanın zaaflarını bu hastalar bilmesin, o zaaflardan o insanı ezmek için öyle tutarlar ki… Aman deyim dikkat!

Kendi çıkarları için çok yalan söyleyen, kandıran (ki karşılarındakini aşağı gördüklerinden dürüstlüğü de hak etmediklerini düşünüyor olabilirler), kendilerini haklı gösteren ve hiçbir zaman haksız olmayan, savuma mekanizmaları bir avukat kadar güçlü, yarışmacı ve hep birinci olma arzularından çoğu bu hastaların iyi mevkilere ulaşırlar. Sonra başlar büyüklenmeler, yüksek egoizmin gölgesi ve ‘her şeyi ben bilirim sen hiçbir şey bilmezsin’ edası.

Ne yapacaklarını kestiremezsiniz, hem sınırları var hem de sınırsızlardır; çok uçlarda yerlerini alırlar. Bu yüzden yakınlarını bir ortamda tedirgin tutarlar. Faaliyetler de olmayı da çok severler.

Keskin yıpratıcı noktalarda tepkileri çok önemli. Değersizlik hisseden insanları da yanlarında bulundururlar. Karşılarında mazoşistlikten beslenecek bir hasta yetiştirme eğilimleriyle, o kişiye sadistlikleri ile bir döngü oluşturmakta da üzerlerine yok. Sadistliklerinden beslenecek mazoşiste ihtiyaç duyarlar. Mazoşistler ise, sadistlerini olmadıklarında ararlar.

Kendi duygularından emin olmadıkları gibi kendilerine kendileri de güvenmiyorlar. ‘Kişi kendinden bilir işi’ atasözündeki gibi, karşılarındaki insanlara da güvenleri gelişmiyor. Uyumlu bir benlik duygusu yetişmediği için kişilik bölünmesi yaşadıklarına dair düşündürürler. Karmaşaya girmeniz çok doğal, borderline hastalarının tepkileri birçok hastalıkla iç içedir.

Yeni fikirlerle ve planlarla karşımıza çıkarken, birikimli ve dolu olmaya da gayret ederler. Mükemmellik kurmaya çalışırlar. Konsatrasyon eksikliği ile birlikte hatırlamakta çok sorun yaşarlar. Çoğu zaman dikkatleri çabuk dağıldığından, konudan konuya atlayarak bir konuda bütünlüğü sağlayamazlar.

“Ernest Wolf (1988) “aynaya aç” kişiliklerin “takdir toplayarak değersizlik hissini etkisizleştirmek üzere, ötekilerin ilgisini uyandırmak için kendini sergilemeye” mecbur hissetiklerini ifade eder.”
(Christine Ann Lawson, Borderline Anneyi Anlamak)

Anksiyete çok yaşadıkları için yalnız kalmaktan çok korkar ve sevdikleri birini kaybederken ya da kaybetmemesi gereken birini kaybettiklerinde uyanıp kendilerine dönebiliyorlar. Ancak, kaygılarından kaynaklı kendilerine öz eleştiri yapabiliyor; rahatsızlıklarının farkına vararak psikologlarla danışmaya başlıyorlar. Çoğu iyileşmiyor çünkü, orada da borderline olmaya devam ediyorlar. Başarı gösterip sağlıklarına kavuşanları taktir ediyorum.

Borderline hastaları olan kimselere, kendimce yöntemler ile karşılık vermeyi çok sonra ihtiyaç hissetmiştim. Misal, gereksiz yere suçlama geleceğini anladığım vakit; bir borderline gibi ters yanıtları vermek gibi. Ya da tam ruhumu emmek için karşıma çıktıklarında, ben ruh emici olmaya çalıştım. Kötülüğün kazanmaması için iyilik yapmak istiyordum, bir kişiyi kazanmak toplum için çok değerlidir.

Borderlineların hedeflerinde olan kimseler, tam bir şeyleri bitirdiğini düşündükleri vakit (ilişkinin iyi gittiğini düşünmek gibi) sorun yokken ilişkiyi bitirmekte de üzerlerine yoktur. Dost dahi kalamazsınız. Karakterleri yıpratıcı özelliğiyle gelişmiştir. Psikolojik bir danışman değilseniz, onlardan uzak olmanızda fayda var.

Beni nereden vurmaya çalışacaklarını artık çok kolay kestirebiliyorum. Yalnız bu tecrübeyi edinene kadar, neler çektiğimi ifade etmem imkansız. Çünkü bu insanlar da gördüklerim beynim de farklı bir model yaratıyordu. Bir çözümü vardı. Modellemeyi özenle kafamda çizdim.

Misal, narsistik öfke ya da utanç duygularını tolere edemiyorlar, kendilerini onarabilme kapasiteleri gereği kadar gelişmiyor. Yani, kontrol edemedikleri olumsuz uyaranlar karşısında; duygulanım düzenleme mekanizması gelişiminde sorunlarına yardımcı birine ihtiyaçları olduğu da gözlem tecrübelerim arasında. Nitekim yardıma muhtaç olduklarını da biliyorlar; acılarını rica ile iletirler.

Çoğu kadında iyileştirme, annelik duygusu gibi bir cüretkarlık vardır; ben de onlar gibi bu cüretkarlıkla yardım etmek isteyip, bir sürü yol denedim. İyileştirebilirim, sandım. Olmadı! Hasarları çok ciddi. Donanımım, yeterli değildi.

En son bir borderline bana şöyle demişti; seni seviyorum ama dost olmak için bana layık değilsin. Ben de ona; senin bana layık bir dost olduğunu düşündüğümü de nereden çıkardın? Dedim.

Borderline hastalarını sizler idare etmeye kalkarsanız, ruh vampirlerine karşın dirençsiz mazoşist gibi, sadistinize muhtaç hissedebilirsiniz. Yani, hastanın hasta ettiği bir kimlik olabilirsiniz.

Tüm denediğim yöntemleri buradan iletemiyorum, çünkü bu yazımda yeterli uyarıyı yaptığımı düşünüyorum.

Lütfen kendinizi tanıyın, eğitin, gelişin; doğru yol alın. Ben dahil burada teşhis koyabilen bir hasta konumundayım (obsesif) ve kimsenin sağlıklı olduğu savunulamaz.

Biraz acımasız yazı olduğunun farkındayım, zulüm gören bir hasta olarak, zalimce klavyemde yazdığım bu yazıyı, yakın çevremdeki borderline hastalarına itafen yazdım; diğer borderline hastalarımız umarım alınmazlar, kırıcı olduysam, kendilerinden çok özür diliyorum. Saygılar.

Not: Mevlana yaşadıklarımı yaşamış olsaydı belki; her ne olursan gel; yalnız, borderline olarak gelme! Diyebilirdi, diye düşünerek başlığı bu şekilde seçmeye karar verdim.

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!