Deneme,  Toplum

Bir Evlat Kaybetmek

Hayat dolu, orta yaşlı, iki çocuklu bir kadındı onu tanıdığımda. Kim bilir hangi zorlukları aşmış, tam bir şeyleri yoluna koymuştu ki kocası tüm kadınlar için korkulan o açıklamayı yaptı, hayatında biri vardı, boşanıp diğer kadınla olmak istiyordu. Hazmetmek çok zordu. Önce yıkıldıysa da kısa zamanda kendini topladı ve bir B planı yapmaya başladı. Annesi ve babasına yakın bir eve taşınacak ve bir iş bulacaktı. Çocukları onunla olduktan sonra gerisi teferruattı.

Ama o gün ne oldu, kimse bilemeyecek. Kocası eşyalarını bavullara koyup giderken, o balkondan düştü ve öldü. Bu kadar… Kocası mı itti, kazara mı düştü, kendini mi attı…

Tanıdığım en temiz kalpli ve mutlu insanlar olan anne ve babası birden yıkıldı. Defalarca damatları hakkında suç duyurusunda bulundular, ama hiçbir sonuca ulaşamadılar. Evladını kaybeden anne birden şeker hastası oldu, 300’lerde gezen kan şekeri hiçbir ilaca cevap vermedi. O mutlu insanlar yoktu artık. Göz kenarlarında hep göz yaşlarının izleri vardı. Bir süre sonra düşmeyen şekerin komplikasyonları ile annenin bir bacağı kesildi. Baba sessiz ve umutsuzca karısı için elinden geleni yaptı. Anne bir süre sonra hayata veda etti, artık kızına kavuşmuş olmalı.

Baba bir süre hayatını anlamsızlaşmış, büyük bir boşluğa düşmüş olarak yaşadı. Ben, onu ara sıra telefonla arıyordum, halini hatırını soruyordum. Moral vermek, eski güzel günlerden söz etmek ikimize de iyi geliyordu.

2 ya da 3 yıl sonra, o da karısı ve kızının yanına doğru sonsuz bir yolculuğa çıktı. Başka çocukları da vardı, ama evlatlarının birini kaybetmek onların tüm dengelerini, duygu durumlarını, sağlıklarını bozdu. Diğer her şey anlamını yitirdi.  Çok kısa sürede bu güzel aile yok oldu.

“Güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler.”

Bir yorum

Siz de fikrinizi söyleyin!