Güncel - Aktüalite,  Psikoloji,  Toplum

Aynadaki Korku

Gelecek Korkusu

Korku (Obsesyon, kaygı yoğunluğu vb.); korkudan korkmak, ölümden korkmak, birinden korkmak, yakalanmaktan korkmak…

Bir çok şeyden korkar insan. Yok olmaktan, yanlış anlaşılmaktan, sevilmemekten. Kendine güvenememekten. Binlercesi yazılabilir. Ama asıl insanın korktuğu nedir biliyor musunuz sevgili okurlar. KENDİSİDİR. Aynadaki korkudur. Yani, gelecek korkusudur. Kendinden korkmak ile gelecekten korkmak uzak gibi görünebilir ama fotokopi korkulardır bunlar.

Ne yapacağım, ne olacağım, nelerle karşılaşacağım, bana neler olacak korkuları en bariz korkulardır. Geleceği karşılayamamak gibi büyük bir korkusu vardır insanın. Çünkü geleceği bilememektedir. Bilemediği geleceği ise şekillendiremeyeceği ve düzenleyemeyeceği için gelecekten korkar. Bu korkularının kaynağının ilk sırasını ise hızlı yaşamak almış durumda. İlkel toplumlarda bilinç ve zihin geleceğe yönelik düşünemediği/düşünmediği için günümüz kadar hızlı yaşanmıyordu. Korku insan var olduğundan beri vardı. İlkel toplumlarda kadını /dişi insanı mağarada bırakan erkek insan kadının avladıkları bizon, bufalo veya yaban geyikleriyle ve vahşi ormanla mücadele edemeyeceğini düşündüğü için mağarada bırakmıştır. Dişisine bir şey olmasından, onu kaybetmekten korkan erkek insan o gün bu gün dişisini eve hapsetmiştir. (Bu konu güncellendiğinde çok şeyin değiştiğini ve geliştiğini söylemek gerek. Perakende bir konu değil sonuçta.)

Korkunun ilk kaynağı da bu değil elbette. Yaşam ortaya çıktığında yaşayanların hepsinin ortak korkusu cevabını bulamadığı soruların karşılaştırdığı problemler olmuştur. Ben neyim, nereden, niye geldim. Zaman nedir. Ölüm nedir vb. para psikolojik sorular. Her ne kadar Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm Bu soruların bir kısmını cevaplasa da insan tatmin olmamıştır. Olmayacaktır da…

Gelelim hızlı yaşamanın parametrelerine. Aşağıdaki alıntı sayısal veriler gibi görünse de gerçekleri yansıtmaktadır.

“İnsan hızı M.Ö. 6000 yılında deve kervanıyla saatte 13 km idi. 1784 yılında posta arabasıyla 16 km’ye ulaştı. 1880’de buharlı lokomotiflerle 80 km’ye çıktı. 1938’de havacılar 140 km’yi ve 1960’da roketler 7000 km’yi yakaladı. Daha sonra uzaya fırlatılan kapsüllerde, insanın hızı saatte 23.000 km’yi buldu. Bu hızlanmanın sebebi, teknolojinin kendi kendini beslemesidir. Günümüzdeki hızlı değişimin yakıtı bilgidir. O da hiç şüphe yok ki yayıma dayanır. Bugün dünyadaki kitap yayım hızı, günde bin kitaptır. Bilimsel ve teknik literatür ise yılda 60 milyon sayfadır. Francis Bacon’ın ‘Bilgi güçtür.’ sözü günümüzde ‘Bilgi değişimdir.’ biçiminde değiştirilebilir.”

Bu hızla yaşayan bir insanın gelecek korkusu taşıması son derece normaldir.

Korku kişinin kendi düşüncelerinin sebep olduğu bir duygudur. Korku tehlike düşüncesinin uyandırdığı duygusal bir reaksiyondur Yani insan kendi kendini korkutur, fark etmeyebilir. Bunu fark etmek ciddi bir bilgi birikimi ve kültür gerektirir. Bu nedenle aynı durumla karşılaşan değişik kişiler, farklı düşünceleri neticesinde farklı reaksiyonlar verebilirler. Ancak çoğu zaman korkuyu yaşayan kişiler bunun kendi düşüncelerinden kaynaklandığını bilmedikleri için etkili bir çözüm üretme yoluna gitmezler ve çaresizlik yaşayarak, korkularını kriz boyutlarına taşıyabilirler. Yaşanan bu krizler de kaçınma davranışlarını arttırarak hayattan zevk alma potansiyelini azaltırlar. (Alıntı.)

Kişilere korku reaksiyonunu neden verdikleri sorulduğunda çoğu zaman rasyonel bir açıklama getiremezler, çünkü korku reaksiyonu durumdan değil durum için geliştirilen fikirlerden kaynaklanmaktadır. Korku kişinin kendi kendine yarattığı bir durumdur demiştik.

Bunun için şöyle bir örnek verilebilir, yılan seven ve sevmeyen iki insan aynı yılanı farklı şekillerde tarif edebilirler. Birisi yılanı incelenmeye değer, sevimli, ilginç bir canlı olarak görürken, diğeri aynı yılanı soğuk, sevimsiz, tehlikeli olarak tarif edebilir. Oysa ki, her iki kişi de aynı yılanla, aynı ortamda karşılaşmıştır.

İstanbul Psikolog

Şimdi gelelim aynadaki korkuya. En sonunda da korku türlerini hatırlatıp yazıyı bitirelim. Aynadaki korku kişinin kendinden korkmasıdır. Kontrollü bir yaşamın yalın hale gelmesi ve kişinin kendiyle baş başa kalması korkusu, aynadaki korkuyu oluşturur. Kişi uzun süre her tarafı ayna kaplı bir odada 2 saat kadar kalsa ve bir görüntüsünün karşısında bu zamanı geçirse kişinin bedensel varlığının ortadan kalktığını ve sadece gözün bulutlu görebildiği hayallerini görür. Yüzünü incelemeye başlar. Gözlerinin yuvalarına bakar. Göz kapaklarının olmadığını düşündüğünde yüzündeki görüntünün korkunçluğunu algılar. Dişler çıkar sonra ortaya. Dil ve boğaz. Bugüne kadar kendisini anatomik olarak neden incelemediğini düşünür. Sonra kafasında kurar da kurar. Normal bir insandan beklenmeyen bedensel davranışlar göstermeye başlar. Amacı kendisinin kendisini ne kadar korkutacağıdır bilinç altında. Birden ben ne yapıyorum diyerek, normal yaşama döndüğünde ise; pehhhhg diyerek tıslar gibi kendine gülümser.

Asıl korktuğumuz kendimizdir. Kontrolden çıkmaktan korkarız, gelecekten korktuğumuz gibi. Çünkü geleceği karşılamaya muktedir durumda görmeyiz kendimizi. Enerji ve yaşam potansiyelimiz bunu engeller. Kişi korku ya da başka sebeplerle kontrolden çıktığında başta kendine ve çevresine zarar verecek hale gelir. Deli damgası o zaman vurulur. Halbuki insan özüne dönmüştür. Delirmemiştir. Akıllı denilen diğer kontrollü insanlar ise hayatın eğittiği birer androme da ürünü planlı varlıklardır.

Ne yaşarsanız yaşayın. Korkmayın. Çünkü korkularımız insani gibi görünebilir ama bizim eserlerimizdir. 52 katlı bir gökdelenden akrofobisi olan biri korkar, ama o gökdeleni temizleyen işçi için 175 metre yüksekte cam silmek masa silmek gibidir. İkisi de insandır sonuçta. Şimdi korku türlerine bakalım:

KORKU TÜRLERİ

AGORAFOBİ

Bir çeşit anksiyete bozukluğudur. Bu korku türü genellikle kalabalık ortamlarda ortaya çıkar. İnsanlarda paniğe yol açar. Yalnız başına dışarıya( sokağa) çıkma, yalnız başına kalma korkusu agorafobi belirtilerindendir.

KLOSTROFOBİ

Kapalı bir alanda kalma korkusudur. Asansör gibi küçük ve dar alanlarda kapalı kalma korkusu veya bir yerde kilitli kalma korkusu yaşarlar. Eğer böyle bir alanda kalırlar ise panik atak geçirebilir ya da bu tip yerlerde panik atak geçirmekten, nefes alamamaktan, boğulmaktan korkarlar.

ZENOFOBİ

Yabancılardan korkma ya da yabancılardan nefret etmedir. Kişi yabancılardan ya da kendisine farklı gelen insanlardan korkar ya da nefret eder. Farklı olanın tehlikeli olacağını düşünerek bu korku oluşur.

AKROFOBİ

Yükseklik korkusudur. Yüksek bir yerde kaldığı zaman panik atak ve çarpıntıya neden olabilir.

ARAKNOFOBİ

Örümcek korkusudur. En çok görülen korku türüdür. Kişi örümcek gördüğünde tuhaf hareketler sergiler, Kendisine ve çevresindekilere zarar verebilir. Örümcek görünce panik atak geçirebilirler.

KOULROFOBİ

Kişinin Palyaçolardan korkmasıyla oluşan bir fobidir. Genellikle çocuklarda daha sık görülse de yetişkinlerde de görülmüştür.

NİKTOFOBİ

Kişinin geceden ve karanlıktan korkmasıdır. Sık görülen bir fobidir.

EMETOFOBİ

Kişinin kusma korkusudur. Bu insanlar başka insanların kustuğunu görmekten ve zehirlenip kusmaktan da korkarlar. Genelde sınava girecek öğrencilerde rastlanan bir korku türüdür.

HEMATOFOBİ

Kana karşı duyulan engellenemeyen bir korku durumudur.

HİDROFOBİ

Kişinin sudan korkmasıdır. Yüzmekten ve boğulmaktan korkarlar.

ZOOFOBİ

Kişinin hayvan korkusudur. Bir ya da birçok hayvandan korkulabilir. Korkulan hayvanların saldırgan ve zarar veren türden olması gerekmez küçük bir sineğe karşı bile bu korku gelişebilir. Psikolog Duygu Yakupoğlu’ndan alıntıdır. Hoşça kalın.

Gazeteci Yazar Danışman
Dursun UZUN

30 yılı aşkın süredir gazetecilik yapıyor. 2010 yılında Karıcığım Sevgilim Olur musun adlı kitabının ilk baskısıyla yazarlığa adım attı. Kitabın ikinci baskısı uzun bir gazetecilik/danışmanlık ve siyasi coğrafyadan sonra 2019 Kasım ayında yapıldı. Şu anda ülkenin her yerine ulaşıyor. Diğer eserleri Şehrin Çıkışlarını tutun (şiirler) Altta kalanın canı çıksın (Öyküler) Çakal kapısında yatırılan aslan Melda (roman) Çocuk kitapları 12 kitap Eğitim yayınları / Sosyal sorumluluk projeleri/kamu spotları 55 yaşında Tokat/zile doğumlu Mersinde yaşıyor. Evli Atatürkçü 3 çocuk babası...

Siz de fikrinizi söyleyin!