Deneme,  Toplum

Aydınlanma Öyküm

Her bir ağızdan laflar türüyordu ve ben yalnız yürüyordum. Bir bilir kişi, Diyojen’in görüntüsünde farklı konuşuyordu. O, bilir kişi tavırlarıyla çok yüksek mevkilerden bana tevazu gösteriyordu. Dedim ki, bana ışık olun sizin baktığınız yerden dünyaya bakmak istiyorum. Alçakgönüllülükle bana arkadaşlığını sunduktan sonra (toplumda küçük insanları da tam eleştirip durduğum günlerde) ona şöyle dedim; “Yerinizde kim olsa, bana selam vermezdi.”

Arkadaşlığımız boyunca neredeyse hep beyin fırtınası yaptık. Olgular, kurbağalar ve aklınıza gelebilecek her alanda. Bir gün inanç konusunda çok tartışmıştık şöyle sordu;

“Neden bir şeye inanmak zorunda hissediyorsunuz?”

İnsanları anlamaya çalışıp ve insanlar için çıkaracağı sonuçlara göre çözüm düşünüyordu. Bir gün dinsel düşüncelerimi iletip, geçtiğim yolları aktardım. Düşünsel olarak bana uygun bir ideolojik yapı düşünüyordum. Şu soruyu sordu;

“Neden bir zümreye dahil olmak zorunda hissediyorsunuz?”

Bu sorudan sonra bir daha hiçbir kümede nüfuz etmek istemedim!

“İnsanlardan beklentisiz olun, güzellikler yaparlarsa onları bonus sayıp heybenize atın.”

İnsanlarla iletişimimde, sözleri pusulam oldu. İlişkilerim şu an çok sağlıklı.

“İnsan psikolojisine yatırım yapılmaz!”

Topluma seslenirken doğru soruların (sorgulatıcı) önemini arz ettikten sonra, ne zaman topluma seslensem doğru sorularımla sorgulattığım vakit mutlu oluyorum. Zaten sosyal medya hesabımda sorgulatmamla biliniyorum.

“Zafiyetlerinizi gizli tutun ve zafiyetlerinizle yönetilmeyin!”

Doğruya ulaşacağım yolda, insanlara karşın beni uyardı. Takıldığım yerlerde her daim fikirlerini alırım. O olmasa, ulaştığım yeri bu kadar sever miydim…

Bazen sosyal medya hesabımdan yaptığım paylaşımlarda hatalı ya da eksik olan anlatımlarıma tanık olursa, hemen mesaj yazar ve “galiba, burada şunu demek istediniz” diyerek, naifçe uyarır.

Topluma seslenirken, toplum için çıkarımlarını aktarma şekli de çok öğreticidir. Toplumda gördüğü yanlışı yazdıktan sonra fikrince doğruyu iletip “seçim sizin” diyerek; toplumda sorgulamalara sebep olup doğruya yönlendirmekteki yolunu başarılı buluyorum.

Öğretmenimle birlikte kişisel sohbetlerden uzak, olgusal kavramlar üzerine beyin fırtınası yapıyoruz. Yaklaşık 4,5 senedir böyle. Adını bilmiyorum. Kimdir ya da yaşamı nasıldır merak etmiyorum. O da merak edipte bana kişisel sorular sormaz. İkimizde saygıyı çok önemseriz ki kırmızı çizgilerimize hiç yaklaşmak istemedik.

Bu iletişimlerimizin sonunda birkaç yıl önce ona hayranlığım artarken, taklitlerini yapmaya da başladım. (İstemeden!) Onun gibi yazıyor ve yazdıklarımı okudukça onun yazacağı türden cümleler kurduğumu fark ettim, zamanla kendimi bulmam da mümkün oldu tabi. Özgün olma kaygısını çocukluktan beri yaşıyorum.

Arkadaşımın problem çözmeye karşın bir zaafı var ve meraklarını gidermeyi çok seviyor. Buna insanlardaki problemli durumlar da dahil. Can sıkıntısı yaşadığı zamanlarda matematik sorularını çözmeyi de çok sever. Bilgelik zekasıyla birçok şeyde kendince tanımları olan bir filozof. Dünya insanıdır ayrıca.

Bana düşünmeyi öğretti. Bir şeyi düşünürken beynimde en temelden en tepeye kadar hesaplamayı öğretti. Bunu nasıl öğrettiğini anlamadım, sizlere anlatmam da imkansız. Sayesinde, gerçekten düşünmeyi öğrendim.

Etimolojiye çok meraklı kendisi. Bana birçok farklı kelimelerden nasıl çıkarımlar yapabileceğimi gösterdi.

Beni defalarca ilerlemem için uyardı ve ne zaman hayat meşgalelerimde hayallerimin yolundan gitmeyi bıraksam, başka şeylere vakit ayırsam; iç sesim gibi, yılmadan hatırlatmalar yaptı.

Benim kütüphaneci olmamın bana en uygun meslek olduğunu söyleyerek ara ara yönlendirmeye çalışıyor, çünkü yalnız bu meslekte mutlu olacağımı düşünüyor; bakalım zaman bana ne gösterecek…

Tüm güncel gelişmeleri ve haberleri okuyor, kurbağaları da çok sağlam takip ediyor. Stratejileri, çıkarımları ve ulaştığı bağlamlarıyla birlikte; tecrübelerini de ileterek, benim hızla entelektüel yolculuğumda gelişmeme yardımcı oldu.

Yanlış telaffuzlarımı, yanlış kelime yazılarımı uyarırken çok naif bir dille doğrularını anlattı. Misal, dil alışkanlığımla hadis kelimesini ‘haadis’ olarak telaffuz ediyormuşum, o ise spiker ses tonuyla “hadis doğrusu” demiştir. Çağımıza meydan okuyan gerçek bir beyefendi kendisi.

Bazen sohbetlerimizde, ilettiğim olgulardan ya da fikirlerimden bahsettiğim vakit; “size bunları vermek istiyordum” der. Çünkü, bana çoktan üç noktayı vermiştir ve ben üçgeni bulup iletmişimdir. Öğrencisine sorumlulukla yaklaşıyor ve onu çok güzel etkiliyor. Neyi nasıl araştırmam konusunda da ışığından çok faydalandım.

Tartışmalara açık olsa da bazı zamanlarda bir şey onun için iyiyse iyidir, değilse değil… Çünkü fikrince o bağlama çoktan emin olup ulaşmıştır

Seneler sonra çok güzel bir keman almıştım. Bir türlü parmaklarım nota yerlerine eskisi gibi gitmiyordu. “Hocam ne yapacağım” diye sordum, o da “mandolin alın hem yeniden kulağınız notalara alışır, hem de mandolin ile kemanın nota yerleri aynıdır, perdeli olduğundan kolay geçiş yapabilirsiniz” dedi. Tamam dedim ve bu defa da yeniden keman çalmak için mandolin aldım. Fakat notalarda yine başarısızdım. “Hocam ben bunu da çalamıyorum ve internette de bu hususta güzel açıklamalı, öğretici bir şey bulamadım” dedim. Sağ olsun kendisi bana nota yerlerini hazırlayıp gönderdi. Kendisinin müzik bilgisi çok ileri ve bana bazen sohbet arasında enstrümanlar çaldı. Hatta bazen o sadece enstrüman çalıyor ve ben dinliyordum, hatta bazen susarak sessizliği paylaşıyorduk.

Arada şakalaşırız ve ne kadar mütevazı olsak da kendi aramızda birbirimizin egosunu da okşarız. Kısa bir aradan sonra kaldığımız yerden devam ederiz, üstelik anlaşmadan anlaşmışçasına.

Geçmişime bakınca, hızla kaydettiğim yolları görüyorum. O, olmasaydı eğer; ben bulunduğum insan olma noktasına yıllar sonra ulaşabilir miydim? Zannetmiyorum!

Çevremdeki herkese anaç gözüyle bakarım. Gündem Arşivi’nin tüm gönüllü emektarlarına da öyleyim. Bazen aramıza genç veya yeni insanlar katılınca onlara dostane hep birlikte aile oluruz. Kimileri ile ilk tanıştığım günden çok ileriye gider ve onların ilerlemesine çok sevinir hocama aktarırım, en az benim kadar sevinir. Çünkü biz, toplum ilerlesin diye emek vermekte gönüllü insanlarız.

“Bir insan bir insandır, kimleri kazansak, kimler ne kadar ilerlerse ilerlesin bizden mirastır.”

Bilimde çok bilgedir, bu hususta da sayesinde öğrendiğim çok şey oldu. Bazen “hocam sizden çok şey öğrendim” derim, o da bana tevazu gösterip “ben de sizden çok şey öğrendim” der. Farklı alanlara ilgimiz de var ve aslında birlikte çok zenginleştiğimizi de görüyorum, hatta bazı zaman birlikte birçok yeni bağlamlara da ulaştık. (Tevazu göstermesine bakmayınız, özgüvenimi yükseltme çabaları ve mütevazılığının büyüklüğü.)

Beni motive ederek davranışlarımı pozitif yönde etkiliyor.

Varlığına çok seviniyor, emeklerine minnetle teşekkür ediyor, onu çok sevip çok büyük saygıyla da anıyorum. Ne yazsam az ve eksik kalır hakkında. İyi ki hala beklentisiz, dünyaya insan yetiştirme yolunda yaşayan harika insanlarımız var.

Her konuda uzman olarak gördüğüm arkadaşıma hitap olarak “Uzman Bey” dedim. Sayın Uzman Bey, hala isminin hakkını fazlasıyla veriyor.

Yaşam senden çok ümitliyim, sana uzmanca hazırlanıyorum!

Gündem Arşivi kurucusuyum, sitede editörlük dahilinde; yayın yönetmenliğini de ben yapıyorum.

Siz de fikrinizi söyleyin!