Felsefe,  Kitaplar

Aristoteles (2)

Algılama sürecinde şeyleri birlikte kategorilere/gruplara ayırırız. Gruplandırma sürecinde ise işin içine dolaysız biçimde mantık girer.

Aristoteles bu noktada işin içine tasım türü argümanları sokar (bütün a’ler b’dir; bütün b’ler c’dir; öyleyse bütün a’ler c’dir ve buna benzer şeyler).

Bu mantığın tamamını tüketmez, ama Aristoteles’in bütün felsefi meselelerde her zaman en büyük otorite olarak görüldüğü göz önüne alınırsa, mantık üzerindeki etkisi büyük olmuştur.

Bu arada, insan Aristoteles’i okurken meselelere nasıl kılı kırk yararak ve dengeli biçimde yaklaştığını açıkça görünce, kendisinin bu otorite anlayışını reddedeceği izlenimine kapılmadan edemez.

Dünyayı anlamak gözlemle başlar. Ama buradan Aristoteles’in, sadece duyularımızın önündeki şeylere bakmamızı talep eden basit bir materyalist olduğu sonucunu çıkarmak doğru olmaz. Gördüğümüz şeyleri anlamayı amaçlarız. Biz insanlar bakmakta olduğumuz şeyler konusunda kendimize özgü bir merak sahibiyizdir.

Bakmak, gerçeklikle ilk karşılaşmamıza adım atmaktır. Düşünmek ise bizi daha ileriye götürür, yani varlığın alanına (ontoloji).

Tikel olanın algılanması, aklımızı birbirine benzeyen tikeller arasındaki ortaklıkları, göz önüne almaya sevk edebilir.

Gruplandırmayı ve daha yüksek gruplar oluşturmayı hedefleriz. Böylece deneyimimiz bizi “doğanın bildiklerine” yönlendirir. “Bizim tarafımızdan daha iyi bilinenden doğa tarafından daha iyi bilinen”e doğru ilerleriz.

Algıladığımız her nesne vardır; üstelik, bu varoluş bizde daha da derin ilgiler yaratır. Metafizik başlıklı kitabında Aristoteles insana içkin olduğunu düşündüğü bir soruyu ortaya atar: varlığın doğasını soruşturmak, varlık olarak varlığın araştırılması.

Var olmak ne demektir? Varlık nedir? Varlık, bir nesnenin özü ile yakından ilişki içindedir. Öz, bir nesnede rastlantısal olarak mevcut olan bütün nitelikler elendiği zaman geriye kalan şeydir.

Cilt rengini, saç rengini, boyu, kiloyu, ruh durumunu, duygusal özellikleri ve başka şeyleri bir kenara bıraktığımızda insan olarak insan ile karşı karşıya kalırız. Peki insan nedir? Rasyonel bir varlık. Her varlık aynı zamanda doğası gereği bir amaca sahiptir.

İnsanın amacı mutluluğu bulmaktır. Burada karşıtlık Platon’un Form’ları iledir; bunlar ebedidir, değişmez. Biyolojiye çok önem veren bu  filozof ise, canlı varlıkların doğum-büyüme-olgunlaşma/bozulma-ölüm zincirinden oluşan döngüsü üzerine felsefi olarak düşünmeden edemezdi.

Siz de fikrinizi söyleyin!