Deneme,  Düşünceler Tarihi,  Felsefe,  Kitaplar,  Tartışma

Alain Badiou’da Felsefe ve Arzu

“Dünyanın felsefeye, felsefenin zannettiğinden daha fazla ihtiyacı olduğu kanaatindeyim, iyimserliğimin nedeni de bu.”
Düşünme edimi, insanlık tarihi boyunca insanı insan yapan bir özellik olmuştur. İnsanlık adına bütün çağlara damgasını vuran kişilerden bahsederken, aslında o kişilerin düşüncelerinden bahsetmekteyiz. Dolayısıyla düşünce edimi çağlar boyunca kendisine yönelme fırsatı bulmuş ve her defasında başka bir özellikle, yeni bir tarzla dışarıya açılmasını bilmiştir. Bu edimin sistematik olması için uğraş verilmiş ve en nihayetinde bu sorumluluğu felsefe üstlenmiştir. Felsefenin, yaşamın her alanına sirayet eden ilgisi, her zaman felsefeyi belli bir konumda tutmuş ve bu sayede diğer disiplinlere öncülük yapmasına olanak tanımıştır. Bütün bu süreçleri ağır bedeller ödeyerek yaşayan felsefe, içerisinde her zaman evrensellik ve özgürlük savunusunu taşımıştır. Çünkü felsefi yaşam aslında, düşünme ediminin farkınla olunan bir yaşamdır ve böyle bir yaşam içerisinde her zaman özgürlüğü ve evrenselliği zorunlu olarak taşımak zorundadır.  Bu zorunluluk düşünme ediminin, pratik yaşamda karşılık bulabileceği noktaların kestirilemez olmasından gelmektedir. Bazen bütün değer yargılarını bir kenara bırakarak düşünceye çağrıda bulunmamız gerekebilmektedir. Böyle zamanlarda felsefenin içinde taşımak zorunda olduğu başka bir konu belirmektedir. O da cesarettir. Cesaret düşünme ediminin (Felsefenin) önemli bir mottosudur. Bu motto şöyle belirtilmektedir; düşünmeye cesaret et! Bu şekilde deşildikçe felsefenin, aslında içerisinde düşündüğümüzden çok daha fazla unsuru taşıdığını görebilmekteyiz. Dolayısıyla felsefenin bu durumu bizleri sonsuz bir düşünceler toplamına götürmektedir. Bu minvalde Fransız düşünür Alain Badiou’nun “Sonsuz Düşünce” adlı kitabı, bütün bu karmaşıklığı bir nebze olsun toparlamakta ve olanları anlaşılır kılmaktadır. Bu yazımızda  Alain Badiou’nun “Sonsuz Düşünce” adlı kitabından bir parça olan felsefe ve arzu üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.

“Felsefe “mantıklı isyan” gibi bir şeydir. Adaletsizliğin karşısına, dünyanın ve hayatın içinde bulunduğu kusurlu halin karşısına düşünceyi çıkartır.”

Badiou, sonsuz düşünce adlı eserinin ilk bölümünde felsefe ve arzuyu konu almıştır. Bu bölümde Badiou felsefenin sıkıştığı alanı ve nihai arzusunu gerçekleştirme konusunda çektiği sıkıntılara değinmeye çalışmaktadır. Badiou’ya göre felsefenin dört boyutu bulunmaktadır. Bunlar; isyan, mantık, evrensellik ve risk unsurudur.  Felsefe kendi içerisinde bu dört unsuru taşıyarak gerçekleşmek istemektedir. Ancak Badiou’ya göre felsefenin bu arzusu dört engelle karşılaşmaktadır. Bunlar; mülk hükümranlığı, iletişim hükümranlığı, uzmanlaşma ve güvenlik hesapları. Badiou, bu dört engelin felsefenin sıkışmasına neden olan unsurlar olarak görmektedir. Çünkü Badiou, günümüz dünyasının akışı içerisinde yaşanan gelişmelerin çok hızlı bir şekilde gerçekleştiğini ve bu hıza ayak uydurabilmek adına bazı değerleri göz ardı etmeye başladığımızı belirtmektedir. Aynı zamanda, bu akış her zaman için ciddi bir güvenlik kaygısı yaratmaktadır. Güvenlik hesapları yaparak var olmaya çalışan bizler, felsefenin yaratıcı arzularını görmekten uzak bir tavır takınmaktayız.

“Sorun daima intikamın yerine adaleti nasıl koyacağımızı bilmekten ibarettir.”

Bütün bu durumlarla beraber, Badiou çağdaş felsefenin yönelimlerine değinmektedir. Badiou, günümüz felsefesinin üç yönelimi olduğunu belirtmektedir. Bunlar; yorumbilgisel yönelim, analitik yönelim ve postmodern yönelim. Badiou bu yönelimlerin izlemiş olduğu yöntemleri tek tek ele almakta ve sonuç olarak hepsinin; felsefenin yeni üslubu olamayacaklarını belirtmektedir. Badiou’ya göre yorumbilgisel yönelim felsefeye varlığın anlamını, dünyada bulunmasının şifresini çözme sorumluluğu yüklemektedir. Analitik yönelim ise, felsefeyi dilbilgisel bir anlamda kullanmaktadır. Temel kavramlar kurallar olarak işlenmektedir. Ve son olarak Badiou’ya göre, postmodern  yönelim felsefeyi bir yapıbozum aracı olarak kullanmaktadır.  Badiou’ya göre bu üç yönelimin ortak olarak taşımış oldukları iki yön vardır. Bunlardan ilki hepsinin hakikat idealinin sonunun geldiğini düşünüyor olmaları, ikincisi ise hepsinin dile büyük önem verip sorunları sadece dilsel problemler olarak görmeleri. Badiou Platon’un “Biz filozoflar kelimeleri değil şeyleri kalkış noktası yaparız.” düşüncesini bütün bu yönelimlere karşı savunmakta ve “Ben felsefenin kelimeleri değil şeyleri kalkış noktası aldığı fikrini yeniden canlandırmasından yanayım.” demektedir. Dolayısıyla Badiou’ya göre, bu yönelimlerin hiçbirisi felsefenin arzusunu koruyamaz.

“Hakikatin yolu sonsuza kadar hiçbir kavramla örtüşmez.”

Badiou’ya göre felsefenin hakikat anlayışını yeniden diriltmesi gerekmekte ve felsefenin arzusunu ancak bu hakikat zemini üzerinden gerçekleştirebileceğini düşünmektedir. Felsefe günümüzde hastalıklı ve yorgun gözüküyor olsa da o, asla pes etmeyecek bir konumdadır. Çünkü dünyanın felsefeye her zaman ihtiyacı vardır. Badiou bu durum için “dünyanın felsefeye “ayağa kalk ve yürü” dediğinden eminim” demektedir.

“Bizim dünyamıza damgasını vuran hızıdır: tarihsel değişimin hızı, teknik değişimin hızı, aktarımın hızı, hatta insanların birbirleriyle iletişim kurma hızı.”

Düşünme edimi son insan kalana dek, kendisini gerçekleştirmek için her zaman bazı arzuları taşıyarak kalacaktır. Bu süreçte zaman zaman yorgunluk ve durağanlık gösterebilecek olsa da onsuz, hiçbir yol alınamayacağı bir gerçektir. Dolayısıyla felsefenin arzuları bütün engellerine rağmen, düşünme ediminin kendi dinamikleri sayesinde bütün engelleri aşarak önemini her zaman koruyacaktır. Sonsuz bir akış içerisinde dolanıp duracak ve belirsizliklerin getirdiği sürprizler üzerinden yepyeni dünyalara yelken açacaktır. Felsefenin evrenselliği, özgürlüğe olan düşkünlüğü ve cesareti her zaman kendi kendisi korumasına olanak tanıyacak ve arzularına emin adımlarla ilerleyecektir.

“Gelin zaptedilmiş eylemin militanları olalım. Gelin felsefe içinde, eylemi sonsuzlaştıranlar olalım.”

KAYNAK:
Alain Badiou, Sonsuz Düşünce (İstanbul: Metis Yayınları, 2019)

Not: Youtube içeriklerim için “ZİHİN İŞÇİSİ” kanalımı buradan ziyaret edebilirsiniz

 

 

Siz de fikrinizi söyleyin!