Çocuk Gündemi,  Deneme,  Ebeveyn,  Güncel - Aktüalite,  Tarih,  Toplum

8 Eylül Manisa’nın Kurtuluşu

8 Eylül; doğduğum büyüdüğüm şehir, memleketim Manisa’nın işgali ve düşman işgalinden kurtuluşu…

Ben Manisa işgal günlerini Çanakkale şehidi eşi olan rahmetli Satı, sonra aile soyadını alan Satı Ayber’in anılarından söz edeceğim.

Manisa Mutasarrıfı Giritli Hüsnü’dür. Gerçek bir hain ve Türk düşmanıdır. Bu hain, ülkeden kaçtıktan sonra Hüsniyadis adını almıştır.

İşgalden bir gün önce Manisa halkını istasyona davet etti. Bizler de gittik, istasyon meydanındaki ağaçlarda asılarak idam edilmiş 5 genç delikanlı vardır. O sıralarda Yunan ordusu Manisa’ya trenle gelmek üzeredir. Bu 5 genç mutasarrıfın yanına gelerek “Manisa’mıza Yunan askerini sokmayacağız” dedikten sonra onları adamlarına yakalatıp asan bu hain vali, “Bu olay size ders olsun, Yunanlılar buraya padişahımızın izniyle geliyorlar.” dedi.

Manisa şehri bu hainin yönetiminde 3 yıl kalır. Fakat Yunan ordusu yenilip bozguna uğrayıp kaçarken Hüsniyadis, tüm Manisa halkını katletmek ister ve halkı meydanlara toplar. Ancak bazı gençler arabalara yerleştirilen makineli tüfekleri fark eder ve bütün Manisa halkına Spil dağına doğru koşmalarını önerirler.

Herkes dağlara koşmaya başlar rahmetli babam o zaman 3 yaşlarındadır. Zaman zaman gençler onu kucaklarına alarak yardımcı olurlar. Artık Spil dağının tepesindelerdir ve şimdilik güvendelerdir. Dağ köylerinde Yörükler halka ayran ve yemek ikram ederler ve heyecanlı bir bekleyiş başlar.

Bu arada Süvari kolordumuzun komutanı Fahrettin Altay Paşa Manisa halkının toptan yok edileceği haberini alır ve Yüzbaşı Hüsnü Bey’e en kısa zamanda Manisa’ya ulaşması emrini verir. Dağın tepesinde bir kaç gençte dürbün vardır. Ovada bir toz bulutu görürler hiç bir bayrakları yoktur hemen anlaşılır ki bunlar yenilen Yunan ordusu kalıntılarıdır.

Az sonra bir genç avazı çıktığı kadar bağırır “Gazi’nin askerleri geliyor! Bizim askerlerimiz geliyor!” demesi ile birlikte hepimiz kadınlar, çocuklar, yaşlılar, sakatlar sel gibi ovaya doğru akıyorduk ve onlara ulaştığımızda hepimiz ağlıyorduk.

Askerlerimizin çizmelerini öpmeye çalışırken hep aynı uyarıyı alıyorduk. “Gazi paşamızın emri var yarın İzmir’imizi kurtarmalıyız…”

Bu arada süvari yüzbaşısı Hüsnü Bey, son olarak oradaki Manisalılara, “İçinizde üst düzeyde bir görevli var mı?” diye sorar. Bir İlkokul müdürünü gösterirler ona “Manisa’daki Rumların ordumuzun geldiğini bilmelerine rağmen terk etmeyenleri incitmeyin.” der ve “Gazi paşamızın emridir.” Diye devam eder.

Şimdi sizlerle ilkokul günlerimin anılarını paylaşacağım:

Yer Manisa: Murat Germen ilkokulunda okuyorum. O zamanlar başta Cumhuriyet bayramı olmak üzere tüm milli bayramlar coşkuyla kutlanırdı.

Biz öğrenciler gaziler geçerken başımızdaki öğretmenlerin uyarılarına rağmen cadde kenarına koşar, gazilerimizin geçişlerini çılgınca alkışlardık. Gazilerimizin en önünde Manisa Tarzanı olarak anılan bugün rahmetli olan Ahmet Bedevi yürürdü. Halk onları büyük bir coşku ile alkışlar bazı kız arkadaşlarımız duygulanarak ağlardı…

Düşünüyorum da ne güzel günlermiş o günler!!!

Benim için Manisa çok özel bir yerdedir. Murat Germen İlkokulu, Manisa Lisesi, İstanbul’da üniversite, yedek subaylık hizmeti ve tekrar Manisa’da devam eden hayat…

Çok uzun yıllar siyaset yaşamımı sürdürdüğüm şehir. O zamanlar siyasette ön seçim uygulaması vardı ve seçim önceleri adaylar arasında büyük bir yarış olurdu. Manisa’nın o günlerde 800 köyü vardı. Sanırım tamamına yakınına ulaşmaya gayret ederdim.

Şimdi Manisalıların bildikleri Manisalı olmayanların bilmediği bir Manisa gerçeğinden söz etmek istiyorum:

Yıl 1930, Menemen’de bir gurup yobaz isyan etme girişiminde bulunuyor ve aynı gün genç Yedek Subay Teğmen Kubilay isyancılara müdahale ediyor. İsyancıların elebaşı derviş Mehmet “şeriat ilan edildi” diyerek genç ve idealist teğmeni haince öldürüyor… Bu arada ona yardım eden iki bekçimiz de hainlerce şehit ediliyor… Ayrıntılar çok acı…

Haber Ankara’ya ulaşır, Atamız bu olaya çok üzülür ve Menemen’in tamamen haritadan silinmesini ister. Atatürk kararını geri almasını rica edenlere başta başbakan İsmet paşa olmak üzere bu bugünlerde çok anlamlı olan şu sözleri söylüyor “Bu şeriatçılar tekrar vatanımızda ortaya çıkmaya cüret ederlerse bunun sorumlusu sizler olursunuz.”

Sonuçta suçlular yakalanır ve İstiklal Mahkemelerinde yargılanırlar işte o zaman anlaşılır ki irticanın merkezi Manisa’dır. Atamız bu hain olay nedeni ile trenle İzmir’e giderken Manisa’da perdelerini kapatır…

Bu olay Manisalılar için büyük bir üzüntü kaynağı olur. Bundan sonra Manisa’nın tüm ileri gelenleri Ankara’ya Mustafa Kemal Atatürk’le görüşmeye giderler. Giden heyetin elinde Atamızı gerçekten etkileyecek ve duygulandıracak belgeler vardır:

Manisa ili Çanakkale savaşlarında en fazla şehit veren ilimizdir ve bir o kadar da gazimiz vardır. Manisa ili Sakarya’da savaşan ve en fazla şehit vermiş ilimizdir. Manisa Büyük taarruzda en fazla şehit ve gazisi olan ilimizdir. Manisa ilimiz Yunan alçaklarının kaçarken tüm kasabaları yakılan ve köyleri ateşe verilen yerdir…

Bu gerçekler karşısında Atamız duygulanır ve Manisa’yı ziyaret etmeyi kabul eder Manisalılar çok mutludur. Hükümet konağından istasyona kadar halılar döşenir.

Yıllar sonra ben de Atamızın Manisa’ya geldiği o günü anmak için düzenlenen yürüyüşlere coşku içinde katıldığımı anımsıyorum.

Doğma büyüme Manisalı olmaktan her zaman gurur duyarım…

Siz de fikrinizi söyleyin!