Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Toplum

12 Eylül 1980 faşist darbesi, Ülkemiz ile ilgili medyaya yansıyan haberlere yorumlarım…

12 Eylül 1980 faşist darbesi

Bu darbe Türkiye siyasetinin en acı günlerinin tarihidir…
Bu darbe tamamen ABD’nin yönlendirdiği bir darbedir.
Bu süreçte 171 kişi işkence ile öldürülmüş,
50 kişi idam edilmiş, 650 bin kişi gözaltına alınmıştır.

Bu kanlı darbe sürecinde ülkemizin en değerli kadroları bedel ödemiştir. Bu darbeye Kenan Evren’in şu sözleri damga vurmuştur “Asmayalım da besleyelim mi?” Ve Erdal Eren ki o zaman 17 yaşındaydı, yaşı büyültülerek idam edildi.

İşte bu olağanüstü koşullarda İzmir İnşaat Mühendisleri Odası tarihi bir sorumluluk alarak bu darbeci generallere meydan okudu. Yıl 1982 Evren tüm ülkeyi dolaşarak her gün farklı bir yerde darbe Anayasasını ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını savunuyor.

İşte bu ortamda Avrupa ülkeleri tek boyutlu bu seçimi tanımayacaklarını ilan etmişlerdi. Kenan Evren paniğe kapıldı ve bu konuda Ege Ordu Komutanı Süreyya Paşa’dan “Bir muhalefet sesi yaratmasını” rica etti. Ağzını açanın zindanı boyladığı çok ağır işkencelere uğradığı günlerdi. Sivil toplum örgütleri dağıtılmış, sendikalar kapatılmıştı. Bir yolunu bulanlar yurt dışına kaçıyorlardı.

İşte o karanlık günlerde sadece ayakta durabilen TMMO biraz varlığını sürdürebiliyordu (Doğal olarak pek çok yönetici yurt dışına kaçmışlardı.)

İşte o günler… Kenan Evren’in tek taraflı siyasetine muhalefet etmek görevi İnşaat Mühendisleri Odası’na verildi. Odamız genel merkezi de Bu görevi İzmir İnşaat Mühendisleri Odası’na verdi.

O olağanüstü koşullarda bile bu görevi kutsal bir görev olarak kabul ettik. Yönetim kurulunda konuşmacı olarak rahmetli Uğur Mumcu ve yiğit gençlerimizin avukatı rahmetli Halit Çelenk’i davet etmeye karar verdik.

Toplantı yeri olarak o zaman İzmir spor kulübünün prefabrik binasını tercih ettik. Bu bina yaklaşık 2.500 kişi alabiliyordu. Gelenlerin hepsi acılı insanlarımızdı, kimisi evladından haber alamıyordu, kimisin de kardeş acısı vardı… Konuşmalar başladığında; coşkulu alkışlar ve gözyaşları birbirine karışıyordu.

Belleğimde kalan Uğur Mumcu’nun şu sözleri ayakta alkışlanmıştı. “Asil halkımı bu beş generalin insafına terk etmeyeceğim!”

Bu onurlu toplantıyı hiç tereddüt etmeden düzenlerken uzun yıllar gururla başkanlığını üslendiğim İnşaat Mühendisleri İzmir Şubesine armağan ediyorum…

Şimdi sırası ile o dönemde Kenan Evren’e yalakalıkta sınır tanımayan insanlarımız 15 bin plaket sundu.
(Bu plaketler daha sonra Marmaris’te açılan bir çukura gömüldü ve üzeri kireçle örtüldü.)

350 kadar okula, 150 meydana adı verildi. Sonuç şu anda adını taşıyan tek bir yer kalmadı.

Bir kez daha şu görüşümü paylaşmak istiyorum; bizim ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti‘nde sadece büyük önderimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜMÜZÜN ANITLARI YAŞAR. Üstelik sonsuza kadar…

Ülkemiz ile ilgili medyaya yansıyan haberlere yorumlarım:

a) Öncelikle Suriye’nin İdlib kentinde üç askerimizin şehit olmasını üzüntü ile öğrendim, hepimizin başı sağ olsun… Türk ordusuna; şehitlerimizin ailelerine baş sağlığı dilerim…

Ancak bu yorumu mu paylaşırken şu soruyu sormaya ısrarla devam edeceğim; bizim askerlerimizin orada ne işi var? Yetkililer: askerlerimizin orada bulunmasının bir ABD ve İsrail projesi olduğunu bilmiyor musunuz?

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “İdlib bölgesi için Ankara ile yapılan anlaşmanın uygulanmasında sorunlar olduğunu,” söyledi.

Türkiye İdlib ile uğraşırken sözü kendi sınırlarımız içinde (Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkemize kazandırdığı Hatay kentinin Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfi savaş şu görüşlerini ileri sürdü:

“Elimizdeki rakamlar, şehrimizde 500 bin Suriyeli olduğu söylüyor. Oysa gerçek kentimizde bir milyon Suriyeli olduğudur. Bunlar ülkelerine geri dönmelidir.”

Suriye Cumhurbaşkanı Esad yurt dışındaki Suriyelilere genel bir af çıkardı. Eğer makul bir sürede gelmezlerse Suriye’deki tüm mallarına el konacağını açıkladı.

Benim bu konuda ilgililere önerim: Suriyeliler ülkelerine mutlaka dönmelidirler. Küresel iklim değişikliği ve kuraklık, aşırı hava olayları ve küresel açlık her an dünyayı tehdit ederken bir an önce ülkelerine geri dönmelidirler…

Son zamanlarda ülkemizde şu görüşler ön plana çıktı: “Suriyelilere yapılan yardım Türk vatandaşlarına yapılmıyor.”

Bu konuda son yorumum, “Suriyelilerin ülkemizde bulunması ile her türlü risk her geçen gün artıyor.”

b) “Afganistan’dan ABD çekildi” yorumlarına katılmıyorum. Afganistan’da yaklaşık üç trilyon dolarlık ve belki de çok daha fazla maden zenginlikleri var. Bu zenginliği Çin’e bırakması söz konusu asla olmaz.

Ayrıca Afganistan’ı terk ederken düştüğü durum, AB, ABD’ye kendi ordusu kabul ettiği NATO’ya güvenilmeyeceğini gösterdi. Bu nedenle AB’nin kendi ordularını kurma  iradesini Biden’in kabullenmesi zordur.

Ayrıca Çin,  Afganistan’da “Bir Kuşak, Bir Yol Projesi” ile Orta Asya’yı bloke etmesini kabul edemez.
Sözün özü önümüzdeki günlerde Afganistan’da küresel bir savaş olabilir. Ancak küresel güçler bu savaşta vekâlet savaşını planlayacaklardır.

Türkiye’nin çok dikkatli olması ve bu savaştan uzak durması çok önemlidir. Özellikle şimdi ABD’ye giderken Sayın Erdoğan, her attığın adıma dikkat et kurulan tuzaklardan uzak dur.

Siz de fikrinizi söyleyin!